Türkiye’nin dış politikasında yeni zamanların eşiğini ve bölgesel etkileşimleri konuşan kapsamlı bir analiz.

Güncel küresel tablo değişirken, dünya düzeninin farklı bir evreye geçtiğini gözlemliyoruz. Özellikle tek kutuplu yapının zayıflamasıyla birlikte çok kutupluluğa doğru bir ivme yükselirken, küreselleşme ve bölgeselleşme dinamikleri birbirini yakından etkiliyor. Bu dönemde iletişim ve diplomaside kararlı adımlar atmanın önemi daha da belirginleşiyor; çünkü teknolojinin hızla ilerlemesi, sadece ekonomi ve bilim alanlarını değil, toplumsal yaşamı ve uluslararası ilişkileri de dönüştürüyor. Teknoloji, uzay ve mikro teknolojilerden yapay zekaya kadar geniş bir alanı kapsayarak günlük yaşamı ve ilişkileri yeniden inşa ediyor. Ayrıca iklim değişikliğinin ortaya çıkardığı riskler ve kuraklık sorunu, dünya yüzeyinde ülkeler arası etkileşimi yeniden şekillendiriyor; enerji hatları ve ulaştırma ağlarının gerginlikleri ve işbirlikleri bu süreçlerin merkezinde yer alıyor.
YENİ BİR EŞİKTE OLDUĞUMUZ AŞİKAR Bu dönemde karşımıza çıkan yeni durumlar, eskiyi tam olarak kucağımıza almaz; ancak yeni çatışmalar, gerilimler ve fırsatlar da eşlik eder. İnsanlık olarak geçmişte özetler halinde tanımlanan dönemler yerine, şimdi “yeni zamanların eşiği” ile karşı karşıyayız. Bu sınırın ötesinde bizi bekleyen gelişmeleri yakından izlemek ve buna uygun politika adımları belirlemek zorundayız. Türkiye olarak dış politikamız, bu değişim sürecinde kararlı ve ilkeli bir duruşu sürdürmektedir. Sadece güncel meselelerle uğraşmak yerine, uzun vadeli hedefleri de göz önünde bulundurarak hareket etmekteyiz.
Kararlılıkla yürütülen diplomasi yaklaşımımız, bölgemizde barış ve istikrar çıtasını yüksek tutmayı ve güven zeminini güçlendirmeyi amaçlar. Çevremizdeki ülkelerle uyum içinde çalışarak, sorunların çözümüne yönelik pratik ve istikrarlı adımlar atıyoruz. Rusya-Ukrayna çatışmasından Kafkasya’daki gerilimlere, Gazze meselesindeki insani ve güvenlik meselelerine kadar pek çok alanda sergilediğimiz tutum, bu temel prensiplerden beslenmektedir. Bu çerçevede, dayanışma ve diyalog yoluyla yeni gerilimlerin de üstesinden gelmeyi hedefliyoruz.
Gelecek için öngörülebilirlik ve güvenlik odaklı bir dış politika vizyonu benimsenmiş durumda; bu vizyon, küresel rekabet ortamında Türkiye’nin çıkarlarını korurken bölgesel istikrarı da sağlamayı amaçlar. Teknoloji ve enerji altyapılarında artan rekabet, küresel bağlamda işbirliği ihtiyacını da pekiştirir; bu bağlamda herkes için daha güvenli ve sürdürülebilir ilişkilerin kurulması öncelikli hedefler arasında yer alır.