Türkiye’nin dış politika denge oyunu: BM ve liderler arasındaki kilit gelişmeler, ülkenin stratejisi ve küresel etkileri dopdolu bir bakışla anlatılıyor.
Güncel gelişmeler ışığında Türkiye’nin dış politika duruşu, küresel sahnede yalnızca bölgesel bir aktör olmaktan çıkıp dengeleri etkileyen bir güç olarak konumlanıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki strateji, milli menfaatleri merkez alarak barış, istikrar ve insan onurunu öne çıkartan bir çerçevede ilerlemektedir. Bu yaklaşım, Gazze başta olmak üzere dünya üzerindeki çeşitli kritik bölgelerde insani duyarlılığın ve diplomatik çözüm arayışlarının sesini güçlendirmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda görülen en net yansımalar, bu politikanın diplomatik farkını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Cumhurbaşkanımızın Filistin konusundaki sözleri uluslararası camiada büyük takdir toplamıştır. BM reformu tartışmaları da artık pek çok ülkenin ajandasında önemli bir yer edinmiş durumda.
Son haftalarda yapılan görüşmelerin en belirgin örneklerinden biri, ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirilen temaslarda ortaya çıkmıştır. İkili ilişkiler ve bölgesel konular gündeme damgasını vururken, ziyaretin dostane ve yapıcı bir zeminde geçtiği ifade edilmektedir. Bu süreçte, iki lider arasındaki dayanışma ve ortak perspektifler, ortak çıkarlar etrafında güçlenmeye devam etmiştir.
Diplomatik çabaların bir sonucu olarak Türkiye’nin küresel arenada elde ettiği prestij, bazı iç tartışmalara maruz kalmaktadır. Özellikle iç siyasi aktörlerin bu gelişmeleri farklı yorumlayıp dezenformasyon yoluyla etkilemeye çalıştıkları görülmektedir. Bu durum, milli menfaatler açısından da bir sorun olarak değerlendirilmektedir. Cumhurbaşkanımızın uluslararası temaslarını karalamaya yönelik bu çabaların, milli birlik ve karşı tarafın yanlış bilgilendirilmesine karşı duruşuyla karşılık bulacağı açıktır.
CHP’nin çeşitli çevrelerinin bu konudaki tutumu, iç siyaset hedefleriyle ilişkilendirilse de Türkiye’nin diplomatik kazanımları, dış politika alanında güven ve istikrarı artırmaya yönelmiştir. Özellikle yurt içi ve yurt dışı dezenformasyon kampanyalarının farkında olan toplum, bu tür girişimlerin milletimizin geniş kesimlerince fark edildiğini ve karşı durulacağını bilmektedir.