Türkiye’nin COP202x diplomasisi: ortak sorumluluk, kapsayıcı platform ve güçlü iklim iş birliğiyle sürdürülebilir gelecek için yol haritası.

Türkiye, uluslararası ilişkilerde farklı jeopolitik eksenler arasında köprü kurma rolünü güçlendiren bir diplomasi süreci yaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yoğun temasları, ülkenin bu konumunu stratejik bir avantaja dönüştürme çabalarını simgeliyor.
İklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’nin yürüttüğü çok yönlü diplomatik çalışmalarının, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler nezdinde geniş bir meşruiyet alanı kazandırdığı ifade ediliyor. COP’un Türkiye’de toplanması, küresel iklim müzakerelerinde yeni bir denge arayışını destekleyen önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Efkan Ala‘nın açıklamalarına göre, ev sahipliğiyle ortaya çıkan bu durum, “hiçbir ülkenin geride bırakılmadığı, daha adil ve kapsayıcı bir diplomasi” vizyonunun uluslararası toplumun merkezine yerleşmesini sağlıyor. Son yıllarda yürütülen yoğun temaslar, sürdürülebilir kalkınmanın bütüncül niteliğini dikkate alan uzun vadeli bir paradigmaya işaret ediyor.
Türkiye’nin coğrafi çeşitlilikten kaynaklanan diplomatik çabaları, iklim politikalarının hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler tarafından daha geniş bir meşruiyet kazanmasına katkıda bulunuyor. Böylece COP’un Türkiye’de yapılması, küresel iklim müzakerelerinde yeni bir denge arayışının kurumsal zemine kavuşmasına zemin hazırlıyor.
Sonuç olarak, Türkiye’nin COP zirvesine ev sahipliği yapması, uluslararası karar alma süreçlerinde niteliksel bir sıçrama potansiyeli taşıyor. Bu başarının anahtarı ise çok boyutlu, vizyoner ve kapsayıcı bir diplomasi anlayışını kararlı biçimde sürdüren Cumhurbaşkanı tarafından yönlendiriliyor. Bu süreç, küresel sistemin geleceğine yönelik önemli bir dönüm noktasının habercisi olarak değerlendirilmelidir.