Türkiye’de zorunlu eğitim sistemine ilişkin kapsamlı saha araştırmaları, analizler ve çalışmalar ile eğitimdeki güncel durum ve gelişmeleri keşfedin.
Memur-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen toplantıda, “4+4+4” eğitim sisteminin mevcut durumunu ve geliştirilmesi gereken yönlerini kapsamlı bir şekilde ortaya koymak amacıyla gerçekleştirilen “Türkiye’de Zorunlu Eğitim Sistemi’ne Yönelik Saha Araştırması” sonuçları detaylı şekilde kamuoyu ile paylaşıldı. Bu kapsamlı çalışma, eğitim politikalarının şekillendirilmesinde önemli bir referans kaynağı olmayı hedeflemektedir.
Yapılan araştırma, 36.118 katılımcı ile Türkiye’nin 81 ilinde geniş bir temsil kabiliyetiyle gerçekleştirildi. Katılımcıların büyük bir bölümü öğretmenler, okul yöneticileri, lise öğrencileri ve velilerden oluşmakta olup, özellikle büyükşehirler olan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerde yüksek katılım sağlandı. Bu geniş katılım, farklı sosyoekonomik ve coğrafi bölgeleri yansıtarak, sistemin gerçek sorunlarını ve beklentilerini bütüncül bir bakış açısıyla ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Yalçın, yaptığı açıklamada, “Çalışmamızın ortaya koyduğu en önemli bulgu, ‘4+4+4’ eğitim modelinin son 4 yılını yeniden değerlendirme ve düzenleme ihtiyacıdır” dedi. Katılımcıların %93’ünden fazlası, özellikle son 4 yılın eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapılması gerektiğine işaret etti. Bu oran, eğitimde sürdürülebilirlik ve toplumun genel beklentileri doğrultusunda sistemin yeniden yapılandırılması gerektiğinin güçlü bir göstergesidir. Toplumun ve paydaşların beklentilerine uygun, daha esnek ve kapsayıcı bir eğitim modeli geliştirilmesi amacıyla çalışmaların hızlandırılması gerektiğini dile getirdi.
Ali Yalçın, araştırma sonuçlarına dayanarak, lise eğitiminin süresi ve yapısı üzerine çeşitli seçeneklerin gündeme geldiğini belirtti. En çok destek gören modeller arasında “2+2” ve “3+1” seçenekleri öne çıktı. Bu modellerde, 2 yıl zorunlu ve 2 yıl isteğe bağlı ya da 3 yıl zorunlu ve 1 yıl isteğe bağlı olmak üzere farklı yapılandırmalar önerildi. Katılımcıların genel eğilimi, lise eğitiminin zorunlu kısmını kısaltıp, öğrencilerin kariyer planlaması ve meslek seçimlerine daha fazla zaman ayırabileceği esnek modelleri tercih etmesi yönünde oldu.
Öğretmenlerin %93,8’i, okul yöneticilerinin %97,1’i, öğrencilerin %78,5’i ve velilerin %78,8’i mevcut 12 yıllık zorunlu eğitimin kısaltılmasını destekliyor. Buna karşılık, sadece %5,3 öğretmen, %2,5 yöneticiler, %19,7 öğrenciler ve %19,6 veliler, mevcut sistemin yeterli olduğunu düşünüyor. Ayrıca, eğitim süresinin uzatılması yönünde olan görüşler oldukça düşük seviyededir. Katılımcıların büyük çoğunluğu, eğitim süresinin iş gücü piyasası ve toplumun beklentileriyle uyumlu olmadığını, öğrencilerin erken iş hayatına atılmasını engellediğini belirtiyor.
Çalışmalar, eğitim süresinin uzun olmasının, iş gücü piyasasında ara eleman bulma zorluklarına ve okul terki oranlarının artmasına neden olduğunu dile getiriyor. Öğretmenlerin %87,8’i, yöneticilerin %93,1’i ve velilerin %71,6’sı, eğitim süresinin kısaltılması gerektiği görüşünde. Ayrıca, uzun eğitim sürelerinin, öğrencilerin psikososyal gelişimini olumsuz etkilediği, motivasyon kaybına ve erken mezuniyetlere zemin hazırladığı da ortaya kondu. Bu veriler, eğitim politikalarında köklü değişiklikler yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Katılımcıların büyük bölümü, zorunlu eğitim sırasında meslek seçimlerine yeterince yönlendirilmediğini ifade ediyor. Öğretmenlerin %66,6’sı, yöneticilerin %71’i, velilerin %50’si ve öğrencilerin %33’ü, mesleki yönlendirmelerin yetersiz olduğunu belirtiyor. Ayrıca, lise son sınıfın yapısının da yeniden düşünülmesi gerektiği vurgulanıyor. Öğrencilerin %75,9’u, öğretmenlerin %90,4’ü ve yöneticilerin %88,8’i, lise son sınıfın gereksiz olduğunu ve üniversite ya da kariyer odaklı yeni bir yapıya dönüştürülmesi gerektiğine inanıyor. Bu bağlamda, lise eğitiminin, gençlerin sosyal ve duygusal gelişimini destekleyecek, kariyer planlamasına uygun bir şekilde yapılandırılması öneriliyor.
Araştırma, özellikle “3+1” ve “2+2” modellerine büyük destek gösterildiğini ortaya koyuyor. Bu modeller, esnek ve bireyselleştirilmiş eğitim anlayışını benimseyerek, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre hareket etmesine imkan tanımaktadır. Ayrıca, %83,7’lik oranla, eğitimde bireyselleştirilmiş, esnek ve modüler yapıya güçlü destek verildi. Bu yaklaşımla, eğitim sisteminin, gençlerin farklı ihtiyaçlarına uyum sağlayan ve sürdürülebilirliği artıran bir hale getirilmesi hedefleniyor. Uzun vadeli çözüm önerileri arasında, 4 yıl zorunlu eğitimin yeniden yapılandırılması da yer almakta olup, bu konuda kapsamlı çalışmaların ve paydaşların katkısının önemi vurgulanmaktadır.