Tanzimattan günümüze Türkiye’de isim modasının dönüşümünü keşfedin; kültürel değişim, dinî etkiler ve toplumsal dinamiklerle izler sürün.
Prof. Dr. Doğan Gürpınar’ın çalışmasına göre, insanlar isimleriyle bir bölgeyi, kültürü ya da duyguyu işaret edebiliyor; hatta bazı durumlarda anlamsızlık da taşıyabiliyor. Son dönemlerde özellikle kız çocuklarına Asel, Lina, Lalin, Lavin, Linda, Almina, Pera, Alisa, Çise, Aysima, Mira, Mia, Mila, Esila, Eva gibi adlar konuluyor ve geleneksel isimler yeniden popülerleşiyor.
TANZİMAT’LA BİRLİKTE İSİMLER DE MODERNLEŞTİ ve Gürpınar AA muhabirine çocuk sahibi olmanın hayatın en özel anı olduğunu, bu anı taçlandıracak ismin büyük önem taşıdığını belirtti. Geçmişte Ahmet, Mehmet, Zehra, Zeynep gibi isimler yaygındı; ancak günümüzde ebeveynler daha nadir duyulan adları tercih ediyor. Geleneksel dünyada ismin aile silsilesiyle ilişkilendirilmesi yaygındı; modern şehir yaşamında ise çocuk gelecekle bağ kuracak bir isimle büyütülüyor.
Türkiye’de modernleşme süreciyle birlikte Tanzimat Dönemi boyunca olumlu haslet ve nitelikler taşıyan isimlere yöneliş başladı. Gürpınar, Nilgün gibi eski isimlerin 1950’lerden itibaren sosyal ve edebi bağlamlarla ortaya çıktığını, roman ve televizyon dizilerinin isim modasını yönlendirdiğini belirtti. Örneğin Nilgün, Refik Halit Karay’ın romanından; Nalan Kerime Nadir’in Hıçkırık romanından yayıldı; Funda ise bir romanda erkek çocuğuna verilmişken kız ismine dönüşmüş bir örnek olarak gösterildi.
Gürpınar, artık televizyon dizilerinin isim modasını etkilediğini, kimi eski isimlerin de tarihi dizilerle yeniden popülerleştiğini ifade etti. Bazı isimler ise kötü üne sahip kişiler veya karakterlerle özdeşleştiği için tercih edilmez hale gelebiliyor. Örneğin Adolf ismi bu nedenle artık kullanılamıyor; Donald ise 20. yüzyıl başlarında popülerdi fakat günümüzde nadirleşti. 1970’lerden sonra İnek Şaban gibi popüler kültür karakterleri nedeniyle Şaban ismi de azaldı.
ZAMANA DİRENEN İSİMLER Türkiye’de isimlerin kökeni bölgelerle bağlantılı da olabiliyor; örneğin Diyarbakır ve Mardin’de Şehmus, Adıyaman’da Abuzer ve Şeyho, Kahramanmaraş’ta Ökkeş, Hatay’da Bestami gibi isimler görülebiliyor. Bu isimler genelde yerel kalıyor ve ulusallaşmıyorlar. Ayrıca yurt dışında yaşayan aileler için seçim dinamikleri, gurbetteki ülkenin kültürüne benzer isimler koymayı ya da kendi kültürlerine bağlı kalmayı yönlendiriyor.
DİNİ, SİYASAL, SINIFSAL ETKİLER Peygamberler, halifeler ve sahabelerin adları yaygın olarak kullanılıyor; 19. yüzyıl sonunda Farsça isimler de Türkiye’de yaygınlaşıyor. Cumhuriyet sonrası Türkleştirme ve sekülerleşme politikalarıyla birlikte Mete, Atilla, Alparslan, Yavuz gibi eski Türk büyüklerinin yanı sıra Erman, Erkut, Ertuğrul gibi “er” ile başlayan isimler de sıklaşmış durumda. Gürpınar, ismin anlamı kadar fonetiğin de tercihleri etkilediğini vurguluyor. Üst sınıfların yeni ve duyulmamış isimlerle gösteriş yapması, daha geniş kesimlere de yayılarak zamanla bir trend haline geliyor ve toplumsal sınıflar arası isim tercihleri gün geçtikçe iç içe geçiyor. Böylesi bir süreçte tanınmış figürlerin isimleri de ilham kaynağı olabiliyor; Metin Oktay, Can Bartu, Ogün Altıparmak gibi sporcuların isimlerinin bir dönem yoğun biçimde seçildiğini hatırlatıyor.