Türkiye ve Çok Taraflı Yaklaşımla Filistin Meselesi: Uluslararası Dayanışma ve Çözüm Adımları

Toplumsal dayanışma ve uluslararası sorumluluk, bugün Filistin meselesinin gündemdeki ağırlığını net biçimde ortaya koyuyor. Sayın devlet ve hükümet başkanları, saygıdeğer heyet üyeleri, hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. Öncelikle bu konferansın eş başkanlıklarını üstlenen Fransa ile Suudi Arabistan’a şükranlarımı ifade etmek isterim. Ayrıca, bazı ülkelerin Filistin devletini tanıma kararını destekleyen açıklamaları nedeniyle bu adımları önemsiyorum. Bu adımların iki devletli çözüme yön veren yeni bir ivme kazandırmasını temenni ediyorum. Uzun süredir bölgemizde istikrarsızlık ve insanı felaketler yaratan Gazze’ye dair gelişmeler, uluslararası toplumu daha dikkatli ve hızlı hareket etmeye zorluyor. Gazze’de hayatını kaybeden on binlerce insan ve süregelen insani kriz, vicdanı derinden sarsan bir gerçektir, ve bu durum karşısında alınacak kararlarda insani değerler önceliklidir. Netenyahu yönetiminin amacı, Filistin devletinin kurulmasını zorlaştırmak ve Filistin halkını daha da zor durumda bırakmaktır.

“FİLİSTİN DEVLETİNİ TANIMA KARARLARI SON DERECE ÖNEMLİ” Bu sürecin zorluğuna rağmen, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere bazı ülkelerin Filistin devletini tanıma yönündeki kararları, dünya için kayda değer ve tarihi bir adım olarak görülmelidir. Filistin devlet başkanı Abbas’ın bu konuyu bugün burada birlikte düşünmeyi arzu ettiğimiz bir kişi olduğu ifade edilse de, süreçte söz alan her katılımcıFilistin halkının sesi olmaya devam etmelidir. “FİLİSTİN DAVASI ARTIK DÜNYAYA MAL OLMUŞTUR” Bu ifade, artık küresel bir gerçek olarak karşımızdadır. Avrupa, Asya, Amerika ve Afrika başta olmak üzere dünyanın dört bir köşesinde yaşayan insanlar, sokaklarda ve dijital alanlarda özgür Filistin taleplerini eskisinden daha güçlü bir sesle dillendirmektedir. Bu tablo, uzun vadeli barış için gereken hassas dengeyi hatırlatmaktadır. Holokost’un derin etkiyle kökleştiği bölgede yaşayan Filistin halkına karşı sergilenen zulüm, barış ve adalet konusunda ortak sorumluluğumuzu yeniden hatırlatmaktadır. Uluslararası toplum, Doğu Kudüs’teki gelişmeler, Batı Şeria’daki genişletme politikaları ve bölgede yaşanan istikrarsızlığı durdurmakla yükümlüdür. Aksi halde uluslararası düzenin ve evrensel değerlerin savunusu zayıflayacaktır. Bu bağlamda, iki devletli çözüm vizyonunun savunulması, Filistin’e yaşayabilir bir zemin sunulması ve halkının sürgün edilmesini engellemek için kararlı adımlar atılması gerekmektedir. Bu konferans vesilesiyle Filistin devletini tanıyan ülkelerin, somut ve caydırıcı uygulamalarla bu duruşun arkasını güçlendirmelerini umuyorum. Ayrıca ateşkesin ilanı, Gazze’ye insani yardımların engelsiz erişimi ve İsrail güçlerinin Gazze’den çekilmesi konularında daha hızlı ilerleme gerekliliğini vurguluyorum.

Suriye Devlet Başkanı Şara ve Katar Emiri Al Sani ile Kısa Görüşmeler Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde düzenlenen konferansa katılırken, Şara ile kısa bir selamlaşma ve sohbet imkanı buldu. Erdoğan ayrıca Suriye Devlet Başkanı Şara ve Katar Emiri Al Sani ile ayaküstü görüşmeler gerçekleştirdi. Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Filistin Devleti’ni tanıdıklarını duyurması, bölgesel dinamikleri değiştirebilecek bir adım olarak öne çıktı. Ayrıca Beyaz Saray ve Birleşmiş Milletler düzeyinde yürütülen görüşmelerin, iki devletli barış hedefinin hayata geçirilmesine dair yeni bir yönlendirme sunabileceği değerlendirilmektedir.