Türkiye-Afrika İş ve Ekonomi Forumu: Stratejik işbirliği ve kalkınma perspektifleriyle yeni yatırım fırsatları ve ortak büyüme vizyonu.
İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye-Afrika 5. İş ve Ekonomi Forumu, somut projelere dönüşen kararların alındığı bir platform olarak değerlendiriliyor. Küresel ticaretteki belirsizlik ve risklerin arttığı bir dönemde, 2020 yılındaki toplantılarla tarım, gıda, tekstil, enerji, madencilik ve sağlık alanlarında önemli paylaşımlar gerçekleştirildi ve bu süreç sürdürülüyor. Nasıl ki mevcut ticari ilişkilerimiz üzerinde güçlü bir sinerji oluşmuşsa, burada kurulan dostluklar ve iş birlikleri, yeni ortaklıkların temellerini güçlendiriyor. Bu süreçlerin kalıcı olmasını temenni ediyorum.
Gelecek açısından Türkiye’nin kapısının herkes için açık olduğuna dair vurgu yapılıyor: Hızla büyüyen ekonomisi, gelişen yatırım ortamı ve üç kıtanın merkezinde konumlanmış stratejik yüzüyle Türkiye, dünyanın farklı bölgelerinden yatırımcı ve girişimcilere kapılarını sonuna kadar açıyor. Yatırım Ajansı olarak, ülkemize huzur içinde yatırım yapmak isteyen herkese ihtiyaç duyulan desteği sağlamaya hazırız. Bu mesaj herkes için net olsun istiyorum.
Geçmişten günümüze baktığımızda, ayrım gözetmeksizin eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde tecrübelerimizi ve kültürel birikimlerimizi samimi bir diyalogla paylaşma çabasındayız. 2005 Afrika Yılı ilanıyla başlayan ilişkinin üzerinden tam yirmi yıl geçti. Bu süre zarfında dayanışma ve ortak çalışmayla ilişkileri farklı bir seviyeye taşıdık. Önümüzdeki yıl Türkiye–Afrika Ortaklık Zirvesi’nin dördüncüsünü düzenlemeyi planlıyoruz; bu zirvenin kıtanın kalkınmasına katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
Afrika kıtasıyla köklü bağlarımız var; Timbuktu’dan Harem’e, Kahire’den Cape Town’a uzanan hatlar bu dostluk ve kader ortaklığının somut izlerini taşıyor. Misafirperverliğin ve dostluğun kültürel zenginliklerle buluştuğu bu ziyaretlerde, Afrika’nın değerli insanlarının soğukkanlılığı ve misafirperverliğiyle tanışma fırsatı buldum. Farklı renklerimizi barındıran yüzlerimiz olsa da, gözyaşlarımızın rengi aynıdır ve bu birliktelik ruhumuzu güçlendirir.
Merkez Bankası rezervleri ve ekonomik göstergeler konusunda da kayda değer bir ilerleme kaydedildi. 2002’de 27 milyar dolar olan rezervimiz bugün 189,7 milyar dolara ulaştı. Aynı dönemde milli gelirin büyüklüğü 238 milyar dolardan bir buçuk trilyon dolara yükseldi; kişi başı düşen gelir 3.608 dolardan 14.751 dolara çıktı. 2025’in ikinci çeyreğinde ise bu rakamın 17 bin dolara yaklaşması öngörülüyor. İhracatımız 36 milyar dolar olan geçmişinden bugün yaklaşık 270 milyar dolar seviyesine ilerledi; turist sayısı 15 milyondan 62 milyon 270 bine çıktı ve turizm gelirlerimiz 61 milyar doların üzerine çıktı.