Terörsüz Türkiye Vizyonu ve Bölgesel Güç Stratejisinin Güncel Değerlendirmesi

Giriş niteliğindeki açıklamada, küresel aktörler arasındaki ölçüsüz rekabetin dünyayı istikrarsızlaştırdığına vurgu yapıldı. Büyük devletlerin barış ve istikrar arayışından sapıp, güç gösterisi amacıyla gelişmiş askeri ve teknolojik kapasitelerini sergilediği dile getirildi. Bunun sonucunda yerel, bölgesel ve küresel sorunların çözümünde beşeriyetin uzlaşı becerilerinin öne çıkması gerekirken, güç gösterilerinin kaosu beslediği ifade edildi.

Uluslararası dengelerde, ülkelerin politikalarının şirazesinin kaydığı, ehil olmayan yönetici kadroların devrede olduğu eleştirisiyle, aklın ve sağduyunun güvenliğinin, yıkıcı silahlar ve son derece gelişmiş teknolojilerin ürpertici güven belirsizliğine terk edildiği belirtildi. İnsanlığın yapay zeka rehberliğine savrulma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ve bu süreçte küresel dengelerin çoklu güç merkezlerine yöneldiği ifade edildi. Türkiye’nin ise bölgesel güç olma vasfını pekiştirerek küresel kutup misyonunu taşıdığına değinildi.

Terörsüz Türkiye hedefine odaklanan açıklamada, Türkiye’nin savunma sanayindeki ilerlemeleri ve barışçı diplomasideki yapıcı rolüyle yeni dönemde kutup başı konumuna yükselmesi için uygun zemin oluştuğu vurgulandı. Milli mücadele ruhunun bugünkü izdüşümü olarak, mazlum milletlere umut ışığı olan Türkiye’nin, adil bir dünya nizamının kurulmasına yönelik yürüyüşünün sürdüğüne işaret edildi.

Güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir dönemde, Türkiye’nin terörle mücadeledeki başarıları ve düşmanları karşısında elde ettiği caydırıcı sonuçlar, ülkelerin hesaplarını bozmuştur. Terörün ve emellerinin karşısında Türkiye’nin kararlı duruşu, emperyalist aktörlerin müdahalelerine karşı güç kazandırmıştır.

Terörsüz Türkiye yolunda kararlılık temasıyla ileriye bakılan açıklamalar, uluslararası ilişkiler literatüründe “yumuşak güç” olarak değerlendirilen Türkiye’nin 21. yüzyıldaki liderlik hedefine odaklanması gerektiğini ifade etti. Bu hedefin, dünya genelinde hatırı sayılır bir saygınlık ve güven sağlayarak, Türkiye’nin iç dengelerini koruma ve sosyal barışı kalıcı kılma yönündeki çabaları da kapsadığı belirtildi.

Yapılan değerlendirmelerde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ikna edici girişimlerinin, Terörsüz Türkiye için umut verici mesafelerin daha ileriye taşınmasına katkı sağladığına dikkat çekildi. Cumhurbaşkanı’nın desteğiyle PKK’nın feshetme yönünde bir ilerleme kaydedildiği ve Dem Parti’nin meşru siyaset zemine dönüşünün teşvik edildiği ifade edildi. TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, sürecin yasal ve meşru zemine oturtulması için atılan adımlar olarak görüldü.

Son olarak, Milli Birlik ve Dayanışma Buluşmaları çerçevesinde yürütülen çalışmaların iç barışın güçlenmesine ve dış tehditlerin etkisizleştirilmesine hizmet ettiği belirtildi. Terör örgütlerine karşı yürütülen mücadeleye destek veren toplumsal kesimlerin artması, terör baronlarının ve taşeronlarının yürüttüğü karalama kampanyalarını boşa çıkartırken, Türkiye’nin bu alandaki kararlılığının kamuoyu tarafından da çeşitli vesilelerle onaylandığı ifade edildi. Terörsüz Türkiye yolunda ilerlemenin kesintisiz devam edeceği belirtilirken, ülkedeki dayanışma ve vatan sevgisinin bu süreçte kilit rol oynadığı vurgulandı.