Terörle mücadelede yeni dönemin dengesi: silahlar mı susacak, siyaset mi güçlenecek? Merak edilenler ve analizler burada.

Görüşler özetle şöyle: Terör karşısında ödüle değil, yeni bir sayfa açmaya yönelik adımlar atılıyor. Siyasetin denetimine alınan silahlı örgütle temasın sonuçları, tamamen meşrulaştırıcı bir niyet taşımıyor; amaç, 40 yıllık güvenlik ekseninden ziyade hukuk ve demokratik temsil eksenine geçişi zorlayıcı bir ara basamağı gerçekleştirmek.
Bu süreçte özellikle yakınlarını kaybeden ailelerin ve konuyu kuşkulu bir gözle inceleyen kesimlerin kaygılarını küçümsememek gerekir. Kamuoyu, toplumsal hassasiyetler nedeniyle kısa vadede tüm açıklığa kavuşamayabilir. CHP’nin heyete katılmama kararı da bu hassasiyeti gözeten bir kaygıyla izah edilmiştir; ancak sürecin nihai başarısı, sadece bir partinin masada olup olmamasına bağlı değildir. Eğer toplum bu temasın teröre ödül değil, silahların sustuğu ve siyasetin güç kazandığı yeni bir döneme geçiş için zaruri bir eşik olduğuyla ikna edilirse, adımların şeffaflığı uzun vadede barışa katkı sağlar.
‘Suriye konuşulacaktır’ Gazeteci-Yazar İlhami Işık ise bu adımın doğruluğunu vurguluyor. Türkiye gibi sorunlarla yüzleşen ülkeler bu tür yöntemleri deneyimlemiştir. CHP’nin üye vermemesi eleştiri konusu olsa da, örgütün tarihsel liderliği ve amacı birinci elden siyasi partilere açıklanmalı; böylece süreç ikinci ayağına geçebilmektedir. İlk aşamada PKK’nın silahını bırakması, tüm silahlı güçlerini Türkiye dışına çıkarması ve çatışma bölgelerinden geri çekilmesi hedefleri bulunur. İkinci aşama ise hukuki reformlar ve hayat dönüşümü için atılacak adımları kapsar. Suriye boyutu ise doğal olarak konuşulacaktır.
‘Geniş katılım iyi olurdu’ Emekli Albay Mithat Işık değerlendirmesinde, terörün sona ermesini isteyen herkesin, bu hedefe giden yolun nasıl işleyeceği konusunda ciddi kaygılar taşıdığını belirtiyor. TBMM adına bir heyetin mi, bireysel milletvekillerinin mi gitmesi gerektiği sorusu ortaya çıkıyor. Büyük ihtimalle örgütün çekilme süreci, bölgedeki durum ve çözüm yolları konuşulacaktır. CHP’nin sürece katılmaması bu anlamda bir eksiklik olarak değerlendirilebilir; ilerlerken daha geniş katılım gerekliliği, temsil gücü açısından önemli bir unsur olarak öne çıkıyor.
‘Süreci hızlandırır’ Dicle Üniversitesi Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Vahap Coşkun, Öcalan ile görüşmenin bir kriz haline getirilmemesi gerektiğini savunuyor. Öcalan’ın rolu ve mesajları, sürecin ivmesini artırabilir; komisyon üyelerinin de bundan çok şey öğreneceğini düşünüyor. Bu görüşmenin, süreci hızlandıracağı ve canlanmayı tetikleyeceğini öngörüyor.
‘CHP kendini taca attı’ CHP’nin Kürt meselesinde çözüm odaklı duruşu uzun süredir kamuoyunun gündeminde. Şu an Komisyon’da yer alması, sürecin önemli bir parçası olarak görülürken, geri çekilmesiyle tutarsızlık izlenimi oluşabilir. 2013-2015 Çözüm Süreci’ndeki deneyimler ve Meclis’in yönetim rolü üzerinden CHP’nin imtina etmesi, seçmen nezdinde irade sorunu olarak değerlendirilebilir. Ayrıca 2018 sonrası ittifak dengeleri açısından parti içi ve parti dışı dinamikler açısından dikkatle okunması gereken bir kırılma potansiyeli barındırır.