Terörle mücadelede uluslararası işbirliğinin önemi ve Türkiye modelinin güncel rolünü irdeleyen kapsamlı bir bakış.
BM Terörizmle Mücadele Ofisi UNOCT tarafından Hilton Bakırköy Oteli’nde organize edilen küresel bir toplantıda yapılan konuşmada, terörle mücadelede çok yönlü ve kapsayıcı bir yaklaşımın gerekliliğine vurgu yapıldı. Katılımcılar, bu önemli meseleye yönelik ortak bir kararlılık oluşturmanın ve küresel güvenliği güçlendirmenin yolunu aradılar.
TBMM Başkanı, Katar Şura Meclisi Başkanı’na toplantıya verdikleri destek için teşekkür ederek, Türkiye ile Katar arasındaki ilişkinin bölgesel barış ve istikrar hedefleriyle uyumlu olduğunun altını çizdi. Terörün her yerde tehdit oluşturduğunu söyleyerek, tek başına devletlerin bu sorunu çözmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Ortak kararlılık ve kurumsal kapasitenin artırılması gerektiğini vurguladı ve uluslararası camianın bu yönde hareket etmesinin elzem olduğunu belirtti.
Konuşmada, terörün sadece silahlı unsurlarla sınırlı olmadığına dikkat çekildi ve sebeplerinin çok katmanlı olduğuna işaret edildi. Demokrasi yoksunluğu, insan hakları ihlalleri, ekonomik ve bölgesel eşitsizlikler gibi unsurlar terörün arkasında yatan nedenler olarak sıralandı ve bunlarla mücadele edilmesinin uluslararası sorumluluklar arasında olduğuna değinildi.
Vekalet savaşları kavramının, uluslararası ilişkilere dair olumsuz bir geçmişe işaret ettiği ifade edildi. Büyük devletlerin bu tür müdahalelerle terör örgütlerini desteklemeyi bırakmaları halinde, bölgelerde terörün ciddi şekilde zayıflayacağı öngörüsünü paylaşıldı. Terörü destekleyen aktörlerin bu yardımları sonlandırması gerektiği hususunda çağrılar yapıldı.
Afrika ve Orta Doğu’da yaşanan çatışmalara değinilen konuşmada, temel insani ihtiyaçların karşılanmasının önemine vurgu yapıldı. Az gelişmiş bölgelerdeki halkların güvenliğini tehdit eden silah akışlarının kaynağı olan ülkelerin hesap vermesi gerektiği belirtildi. Etkin bir çözüm için vekalet savaşlarının sonlandırılması çağrısı yinelendi ve bu süreçte şeffaflık ile hesap verebilirlik arandı.
Güney Afrika’daki apartheid geçmişiyle paralellik kurularak, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü operasyonlar eleştirilirken, bu tür devlet uygulamalarının insanlığa karşı işlenen suçlar olarak görüldüğü dile getirildi. İnsani yardım ve dayanışma çabalarının artması gerektiği vurgulandı ve Küresel Sumud Filosu’nun bu çabaların simgesi olduğu ifade edildi.
Terörle mücadelede Türkiye’nin uyguladığı yaklaşımın olumlu sonuçlar doğurması umuduyla, geldiğimiz noktayı dünya kamuoyuna gösterecek olan bir modelin kısa sürede benimsenmesini arzu ettiklerini belirten konuşmacılar, Türkiye’nin terörle mücadelede ivedi adımlar atmasını ve süreci demokratik mekanizmalarla ilerletmesini önerdi.