Anne babaların en büyük hatası,
en büyük hatanın kendilerinde olduğunu
düşünmeleridir!
Hâlbuki anne babalar,
olayın sadece bir tarafıdır.
İyi bir okur ve yazar olmak, iyi bir öğrenen ve iyi bir öğreten olmak, iyi bir insan olmak ve en önemlisi böyle kaliteli insanlarla birlikte yaşamak ve birlikte yaşlanmaktır! İşte bütün mesele bu!
Herkes elinden gelenin en iyisini bulunduğu an, mekân ve imkân içinde yapıyorsa mesele bitmiştir. Dünün insanını bugünkü mantıkla, kanunla, imkanla yargılayamazsınız. Yarının insanını da öyle. Taş yerinde ağırdır misali her kişi ve her olay kendi bağlamında değerlendirilmelidir. Daha iyisi yapılabilirdi lakin onu gücü, kuvveti, kapasitesi buna yetebildi ve bu kadarını yapabildi. Ve insan gücü kadarını yapmaktan sorumludur, daha fazlasından değil. Allah öyle emrediyor çünkü. “Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü kılmaz; lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi kazandığıdır. …” (Bakara; 2/286) Allah’ın, kullarını güçlerini aşan fiillerle ve davranışlarla yükümlü kılmayacağını ifade eden bu ayet, İslâm düşüncesinde ortaya çıkmış bulunan “Allah’ın kullarına, güçlerini aşan bir görevi yüklemesi câiz midir?” soru etrafındaki tartışmanın çözümüne ışık tutmaktadır.

Çocuklar hayatın içinde yetiştirilmelidir! Doğumdan itibaren yaşına göre her çocuk görev ve sorumluluk verilerek ailenin bir parçası olarak yetiştirilmelidir. Bu durum çocukları hem hayata hazırlar hem hayatın merkezine çekerek yaşamayı öğretir. Yahut daha ileri yaşlarda yetişkin olma kurslarına giderek öğrenirsin veyahut koca koca adamlar olarak hayat kafana vura vura öğretecektir.
Anne babaların en büyük hatası, en büyük hatanın kendilerinde olduğunu düşünmeleridir! Hâlbuki anne babalar, olayın sadece bir tarafıdır. Bir insanın yetişmesi ve olgunlaşması çok boyutludur. Olaylara üç yüz altmış derecelik bir açıyla çok yönlü bakıldığında daha kolay, daha çabuk ve daha kalıcı çözümlere ulaşmak mümkündür. İnsan tek boyutlu bir varlık olmadığı gibi insani olayları tek boyutlu çözmek mümkün değildir, sağlıklı da değildir.
Mesela öfke ve şiddet olaylarını çok boyutla bakmadığınızda çözüme ulaşamazsınız, ulaştığınız şey çözümden başka her şeydir. Olaylara tam ve bütün bakılmadığında çözüm tam ve bütün olmuyor, doğası gereği olamıyor. Dolayısıyla anne babanın, en büyük hatanın kendilerinde olduğunu söylemesi doğru değildir, gerçekçi hiç değildir, çözümlemeci de değildir. Bu durumda ebeveynler, üzerine alan olmayınca tüm sorumluluğu kendi üzerine alması da başkaları hazır kabul eden varken her şeyi ebeveynlerin üzenine yıkması da doğru değildir, haklı da değillerdir.
Bir insanın yetiştirilmesinden herkes sorumludur. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz ve aynı geminin yolcularıyız. Hepimiz Adem’in çocuklarıyız. Hepimiz bir gemiyi andıran şu dünyada birlikte yaşamak zorundayız. Ve hepimiz birbirimizin hukukuna dikkat etmek durumundayız.
Ne kadar dikkat ediyoruz?
Ne kadar dikkat ediyorsunuz?