Göl ekosistemini koruyan, sistemli su yönetimiyle sürdürülebilir gelecek için strateji ve uygulanabilir adımlar.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın paylaştığı veriler, 2024 yılının son 54 yılın en sıcak dönemi olduğuna işaret ediyor. 2025 Temmuz ayı da bu sıcaklık rekorunu sürdürürken, 2025 su yılı son 52 yılın en düşük yağış seviyesini gösterdi ve bu durum göl ekosistemleri üzerinde belirgin baskı oluşturuyor. Bu tabloya göre Eğirdir, Beyşehir, Akşehir, Burdur, İznik, Seyfe ve Sapanca gölleri için başlatılan eylem planlarının uygulanması gündemimizde. Bu planlar arasında öncelikli olarak Eğirdir Gölü için açıklanan adımları hayata geçiriyoruz.
Burdur Gölü: Ulusal ölçekli olarak 1. derece sit alanı içinde yer alan Burdur Gölü, ekosistem açısından hayati öneme sahip ve ülkenin yedinci büyük gölü konumunda. Kapalı havza olması nedeniyle dışa akışın olmaması, buharlaşmanın etkisini yoğunlaştırıyor. 1970 yılında su seviyesi 857 metre iken bugün 21 metre geriledi ve 836 metreye indi. Yüz ölçümü de yarıdan fazla azaldı; 250 km²’lik alan 115 km²’ye düştü. Bu göstergeler, gölün karşı karşıya bulunduğu kritik eşikleri net biçimde ortaya koyuyor. Ortalama yıllık su kaybı 179 milyon metreküp olarak kaydedilirken, bu kaybın yaklaşık yüzde 78’inin buharlaşmadan kaynaklandığı belirtiliyor. Yağışlar ve depolamalardan göle giren su miktarı ise 112 milyon metreküp olarak ölçülüyor; bu iki değer arasındaki fark 66 milyon metreküp. Hazırlanan eylem planının amacı bu farkı kapatmak ve su dengesini iyileştirmek.
6 Milyar TL’lik yatırım hedefi doğrultusunda eylem planı kapsamında beş yıl içinde toplam yatırım olarak 6 milyar TL öngörülüyor. Bu yatırım ile yıllık 50 milyon metreküp suyun havzaya kazandırılması hedefleniyor. Havza içinde ekosistem temelli entegre su yönetimi başlığı altında tarımsal su kullanımı yönetimi, ek kaynaklara yönelme ve su kullanımının denetimi gibi alanlarda çalışmalar yürütülecek. Doğal kaynakların korunması kapsamında doğa temelli yaklaşımlarla tozumanın azaltılması ve halk sağlığını destekleyen uygulamalar da planlar arasında yer alıyor.
Bu çabanın sadece Burdur/Gölü özelinde değil, tüm Türkiye için hayati olduğunun bilinmesi gerekiyor. Su kanunuyla ilgili çalışmalar da son aşamada ve vahşi sulama uygulamalarını sona erdirerek modern ve basınçlı sulama sistemlerini yaygınlaştırmayı amaçlıyor. Bakanlık olarak Ziraat Bankası ve diğer kurumlar aracılığıyla çiftçilere modern sulama teknolojilerini destekleyen hibeler ve teşvikler sunuyoruz. Bugün sadece bir gölü değil, ekosistemimizi, gelecek nesillerin üretim gücünü ve genel canlılığı korumak için adım attığımızı tüm kamuoyuyla paylaşıyorum.
Suyun stratejik önemi, tüm paydaşların ortak hareket etmesini gerektiriyor. Üniversiteler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve diğer aktörlerle kurduğumuz birliktelik, bu vizyonun temelini oluşturuyor. Tarihi, ekosistemi korumak adına atılan adımların ortak paydasında bulunduğunu vurgulayarak, vatandaşlarımızdan üreticilerimize kadar geniş bir kesime, suyu koruma çağrısını yinelemek istiyorum.