Sındırgı depremlerinin iç yüzünü keşfedin: faylar, enerji dağılımı ve geleceğe ilişkin belirlemeler için kapsamlı bir analiz.

10 Ağustos depreminin ardından artçıların beklenenden farklı yönlere kaydığı gözlemleniyor. Uzmanlar, Sındırgı bölgesinde artçıların kuzeyden ziyade güneyde yoğunlaştığını ifade ederken, ana şokun da güney yönüne geçiş yapmasıyla yer altındaki mevcut fay yapılarının çeşitlendiğini belirtiyorlar. Bu durum, bölgede daha önce öngörülen senaryonun ötesinde bir kırılma ihtimalinin doğduğunu düşündürüyor. Enerji salınımı hakkında yapılan değerlendirmeler ise deprem büyüklüğünün 6.0–6.5 aralığında sınırlı kalmasına rağmen yüzeyde hissedilirliğin yüksek olduğuna işaret ediyor.
Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Süleyman Pampal ise doğu bölgelerindeki depremlerin nadir ama yıkıcı, batıdaki depremlerin ise daha sık ama nispeten daha hafif etkili olduğunu belirtiyor. Sındırgı çevresinde 10 Ağustos’tan bu yana kaydedilen yaklaşık 14 bin deprem olayının ardında ana şok ve artçıların birikimi bulunuyor. Bölgedeki faylar sürekli kırılıyor; stres batıya doğru ilerleyerek diğer fayları etkiliyor, fakat bu faylar kırılabilir mi sorusu hâlâ yanıt bekliyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi, Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir’in görüşlerine göre, ilk depremin oluşum bölgesi kuzeybatı iken ikinci deprem güneydoğuya doğru meydana geldi. Bu durum, ilk depremin ikinciyi tetiklediğini gösteren bir değerlendirme yapmaya zorluyor. Sındırgı’nın güneyinde dağlık alanda yeni 6 şismik fay tespit edildi. Bölgedeki ana faylar arasında Simav Fay Zonu’nun yer aldığı ve deprem çoğunlukla bu zonun dağlık kesimlerinde gerçekleştiği belirtiliyor; güneydeki ana fay zonuna Emendere Fay Zonu ismi verilmiş durumda. Mevcut fay haritaları 10–40 km uzunluk aralığına sahipken, üst üste gelen depremler nedeniyle ‘başka faylar da tetiklenebilir’ endişesi sürüyor. Enerji, tek bir noktaya değil, farklı faylar arasında paylaştırılıyor ve zamanı geldiğinde bu faylar da deprem üretecek potansiyelde bulunuyor. Böylece ana şoku hâlâ yaşamış durumdayız.