Şike soruşturmaları ve TFF’daki hukuk ekibi: İfadelere dayalı kapsamlı bir bakış, süreçler ve etkileri kısa ve akıcı bir özet.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün eski başkanı Aziz Yıldırım ve spor camiasından bazı kişiler hedef alınmıştır. Bazı eski kamu görevlilerinin usulsüz biçimde yürütülen soruşturmalarda yer aldığı iddia edilmektedir. Bu süreçte shüphelilerden Lütfi Arıboğan, Ahmet Gülüm, İlhan Helvacı ve Ebru Köksal’ın savcılığa verdikleri ifadeler gündeme gelmektedir.
Köksal’IN İFADESİNE Göre, 1 Aralık 2011 itibarıyla Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) genel sekreterliği görevine başladığını belirten Köksal, Galatasaray Spor Kulübü’ndeki geçmiş görevlerini saklamadığını ifade etmiştir. Profesyonel olarak görevini sürdürdüğünü vurgulayan Köksal, Mehmet Baransu’yu tanımadığını ve dönemde gerçekleştirilen iş ve işlemlerde olağandışı bir durum görmediğini söylemiştir. Federasyon içinde FETÖ mensubu kişiler hakkında da bilgisi olmadığını dile getirmiştir. Görev süresi boyunca olağan dışı herhangi bir işlem görmediğini ve Lütfi Arıboğan ile iletişiminin sınırlı olduğunu kaydetmiştir.
Hilvacı’nın ifadesi ise, şike soruşturması sürecinde TFF Hukuk Kurulu Başkanı olarak görev yapan kişinin masumiyet karinesinin korunması gerektiğini vurgulamıştır. 3 Temmuz 2011’de başlayan soruşturmayı hemen ardından neredeyse her gün konuştuğunu, “Ortalık adeta yangın yeriydi” şeklinde tanımlamış ve “hukukun dışına çıkılarak yönlendirme yapılmasına karşı durulduğunu ifade etmiştir. Bu süreçte federasyonun mevzuatını FIFA mevzuatına uyumlu hale getirme ve sözleşmeleri titizlikle hazırlama çabalarının öne çıktığını belirtmiştir.
Arıboğan’ın görüşleri ise, mail içeriğinin kim tarafından ve neden gönderildiğini bilmediğini ortaya koymuştur. 3 Temmuz’da başlayan süreçte Ağustos ayında UEFA’dan TFF’ye gelen bir yazıda Fenerbahçe’nin şampiyonlar liginden çekilmesi konusunun tartışıldığı aktarılmıştır. Ardından Fenerbahçe yöneticilerinin çağrıldığı, kararı alacağı yönünde bir bildirim alındığı ve bu kararın TFF tarafından alındığı ifade edilmiştir. “Türk futbolunu korumak zorundaydık” sözleriyle bu yaklaşım desteklenmiştir. Arıboğan ayrıca 90 kişilik gözaltı listesi ile ilgili bilgiyi Mehmet Baransu’ya ilettiğini ancak güncel listede 60 kişinin gözaltına alındığını kaydetmiştir.
“15 YILDIR BU GİBİ İFTİRALARLA KARŞILAŞIYORUM” diye konuşan Arıboğan, Mehmet Baransu veya başka birinin TFF ve kurulları üzerinden yürütülen soruşturmalara müdahalesi olmadığını savunmuştur. FETÖ/PDY ile herhangi bir ilişkisinin olmadığını ve bu tür iddiaların kariyeri boyunca kendisini yıldırdığını vurgulamıştır. “Şike Soruşturmaları ile ilgili televizyonumda tek bir kelime dahi geçmemiştir” ifadesiyle, medya ile olan bağlantısını da net biçimde reddetmiştir.
Gülüm’in açıklamaları ise TFF’de belirgin bir görev üstlenmediğini, bahsi geçen mailin kendisine Aziz Yıldırım’ın ifade tutanağından geldiğini ve karşılık olarak olumsuz bir mesaj yazdığını belirtmiştir. Kendisi, Arıboğan’ın FETÖ ile ilişkili olduğuna dair bir bilgisi olmadığını ifade etmiş, soruşturmanın gizliliğini ihlal etmediğini savunmuştur. Gülüm, ülkesi için çalışan bir spor insanı olarak kariyeri boyunca Sports TV kanalını yönettiğini ve döneme ilişkin hiçbir soruşturma haberinin kendi televizyonunda yer almadığını ileri sürmüştür.