Sığınak inşası ve Türkiye’nin acil durum planları: yönetmelikler, teknik özellikler ve maliyet analizleriyle kapsamlı rehber.
Birçok acil durumda, savaşlardan deprem ve diğer felaketlere kadar sığınaklar halkın güvenliğini sağlayan ana unsurlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. İsrail saldırılarının ve jeopolitik gerilimlerin etkisi altında, güvenli bir sığınak altyapısının önemi daha da belirginleşti. Bu bağlamda, sığınaklar hem savaş dönemlerinde hem de doğal afetler sırasında hayatta kalabilmek için tasarlanmış yapılar olarak öne çıkar.
Türkiye, coğrafi konumu ve aktif kırılmalar nedeniyle sığınak ihtiyacını erken dönemde fark etmiş bir ülke. Atatürk’ün başlattığı ilk sığınak girişimleri, sonraki yıllarda mevzuat değişiklikleriyle güncellenmiş ve 2018 yılında yürürlüğe giren yeni yönetmelik ile inşa edilen her yapıya sığınak yapma zorunluluğu getirildi. Bu değişiklik, apartman ve sitelerin alt katlarına sığınak yapılmasını zorunlu kılıyor ve yerleşim alanlarında geniş kapsamlı bir güvenlik düşüncesini tetikliyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Yıldırım ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’ndan Dr. Selçuk İz, sığınakların kritik rolünü ve bu alanda uygulanacak mühendislik gereksinimlerini Milliyet.com.tr ile paylaştı. “60 santimetrelik duvarlar, hava geçirmez kapılar ve 3 giriş-çıkış noktası” gibi standartlar, olası bir patlama anında güvenli çıkışları mümkün kılıyor ve radyasyon sızıntılarına karşı kapalı havalandırma sistemlerini gerektirebiliyor. Bu mekanizmalar, sığınak içindeki yaşam alanlarının uzun süreli kullanıma uygun hale getirilmesini sağlıyor.
Güncel sığınak konseptleri, konutların bodrum katları veya yer altı otoparkları gibi mevcut yapıları da kapsayacak biçimde düşünülüyor. Ancak her yapının bu amaçla uygun olmadığı, gözetim ve mühendislik çözümlerinin ayrıntılarıyla değerlendirildiğinde netleşiyor. Yeni yönetmelik, her binada sığınak bulundurma zorunluluğunu getirirken, yerleşim alanlarında sığınak kapasitesi ve teknik özellikleri için daha sıkı standartlar öngörüyor.
“Kanalizasyon altyapısının maliyeti bile büyük bir bütçe gerektirir” diyen Prof. Dr. Hasan Yıldırım, sığınakların yalnızca inşa edilmesiyle yetinilmeyip, acil durum eylem planları dahilinde depolama, su ve yiyecek stokları, acil müdahale ekipmanları gibi unsurların da düşünülmesi gerektiğini vurguluyor. Sığınaklar için yüksek performanslı betonlar ve fiber takviyeli malzemeler gibi ileri mühendislik çözümlerinin, patlama ve darbe etkilerine karşı dayanıklılığı artırdığı belirtiliyor.
Dağılım ve kapsama açısından ülkede 2018 sonrası yeni konutların toplam stok içindeki payı sınırlı olsa da, mevcut konut stokunun korunması ve genişsel güvenlik gereksinimleri açısından sığınak altyapısının yaygınlaştırılması hedefleniyor. Yetkili ağızlar, her ilin valiliğinin belirleyeceği bölgelerde uygulanacak projelerle, 21 gün gibi bir yaşam süresini destekleyecek planlamaların yapılması gerektiğini ifade ediyorlar. Bu çerçevede, bodrum katlarının ve yer altı otoparklarının modern sığınaklara dönüştürülmesi, doğal sığınak olabilecek yapıların değerlendirilebilmesi ihtiyacı da gündeme geliyor.
Sonuç olarak, sığınaklar sadece bilimsel mühendislik çözümleriyle değil, bütçe ve altyapı planlamalarıyla da ilgili. Birlikte hareket edilmesi gereken temel hedefler arasında güvenli ve erişilebilir sığınaklar, kapsamlı acil durum eylem planları ve sürdürülebilir altyapı yatırımları bulunuyor. Metrolar, bodrumlar ve yer altı katları gibi mevcut yapılar acil durumlarda güvenli alanlar olarak değerlendirilmeli ve gerektiğinde farklı maksatlar için kullanılmaya açık olmalıdır.