Sahibinden Rahmet: Açgözlük ve Dönüşümü incelerken sinemanın ruhsal derinliklerini keşfeden etkileyici bir analiz.
İlk uzun metrajı olan Sahibinden Rahmet, Emre Sert ve Gözde Yetişkin’in ortak çalışmasıyla beyaz perdeye taşınıyor. Film, 2014 yılında Robert McKee senaryo atölyesinde edinilen bilgilerle şekillenen bir yolculuğu anlatıyor ve 2015’te reklamcılık kariyerlerine dair ilk izlenimleri ekrana taşıyor. Kısa filmlerle başlayan serüven, bu yapımla altın portakal yarışmasına damga vururken, film vizyona hemen girebilme ayrıcalığını elde ediyor.
Kıtalar halinde açgözlülüğe ve hırsa odaklanan hikâyede, açılış sahnesinde baş kahraman İrfan’ın ‘rahmet’ olarak adlandırdığı meteor parçası, çevresinin para karşılığı yapışkan baskısını tetikliyor. Paraya duyulan yoğun talep, İrfan’ın dengelerini yerinden oynatırken, yurt dışından gelen alıcılar kilit bir etken olarak ortaya çıkıyor. Başlangıçta para talep etmeyen, karşısına çıkanla sade bir muamele yapan bir karakter olarak tasvir edilen İrfan, zamanla bu basıncı içine çekilerek değişim geçiriyor.
İrfan’ın dönüşümüne paralel olarak satılan meteor parçalarının uzun bölümler halinde işlenmesi, karakterin baskı altındaki naif yönünü vurgulasa da bazı sahneler sonunda aynı etkiyi yeterince veremeyebiliyor. Film, görsel olarak etkileyici bir taşı taşımanın yanı sıra, estetik açıdan da titiz bir yaklaşım sergiliyor.
Sahibinden Rahmetin en dikkat çekici karateri ise İrfan’ın eşi Münevver oluyor. Aydın ve bilgili bir geçmişe sahip olan Münevver’in, kocasının durumu karşısında gösterdiği bocalama sahneleri oldukça başarılı bir şekilde aktarılıyor. Ancak senaryoda onun perspektifine daha çok yer verilebilseydi, film daha geniş bir boyuta ulaşabilirdi. Bu durum, filmin bazı bölümlerinde tahmin edilebilirlik hissi yaratıyor.
Kadrodaki Sarp Akkaya, Ozan Çelik ve Pınar Çağlar Gençtürk ile birlikte Cem Yiğit Üzümoğlu’nun performansı festivale damga vurdu ve Aslı İnandık’ın canlandırdığı Münevver karakterine gösterilen övgüler artış gösterdi. İnandık, Soluk sonrası da etkileyici bir performansla karakterinin derinliğini yansıtıyor.
Seriye taze kan olarak değerlendirilen diğer projede ise başrollerde Elle Fanning ve Dimitrius Schuster-Koloamatangi yer alıyor. Nine filmi olarak bilinen bu bölüm, seri içinde yan hikâyelerle ilerleyerek dokuzuncu uzun metraja ulaşıyor ve klanından ayrılan bir Predator’un arayışını, beklenmedik bir müttefik olan Thia ile karşılaşmasını konu ediniyor. Yönetmenlik koltuğunda Dan Trachtenberg oturuyor ve önceki iki filmde olduğu gibi bu bölümde de aranan dengeyi kuruyor.