RTÜK ve mevzuata dayalı kararların sunduğu hukuki çerçeveyi açıklıyor: iletişim özgürlüğü, düzenleyici kriterler ve uygulamadaki temel kavramlar.
Meşruiyetini ve gücünü yasalardan alan Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna yönelik yürütülen bazı algı operasyonlarına karşı bir kez daha gerçekler üzerinde duruluyor. Karşımıza çıkan iddiaların, kullanıcılar ve izleyiciler tarafından hangi ölçütlerle değerlendirileceğini netleştirmek adına yasal çerçevenin altını çiziyoruz.
Tele1 Televizyonu’na yönelik 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinde yer alan hükmün ihlali dolayısıyla uygulanan 5 gün geçici yayın durdurma müeyyidesinin, toplumsal barış ve eşitlik ilkelerine uygun olarak değerlendirmelerin sonucunda alındığı ifade edilmektedir. Bu bağlamda, toplumu kin ve düşmanlığa tahrik etmenin veya nefret söylemini yaymanın
gibi ifadelerin, basın ve ifade özgürlüğü, sorumlu yayıncılık ve toplumu kin ve düşmanlığa tahrik etmeme ilkeleriyle nasıl ilişkilendirileceği, RTÜK açısından net bir şekilde ele alınmalıdır. Ayrıca, devlete ve millete karşı yapılan fiziki ve siyasi tehditlere karşı yetkili kurum olarak alınan kararlar, bu bağlamda değerlendirildiğinde neden ve nasıl uygulanmaktadır sorusuna yanıt aranmaktadır.
Birçok kişi ve hesap üzerinden RTÜK’e yöneltilen eleştirilerin amacı yalnızca bir kurumiçi denetim değil, hukukun uygulanması ve anayasaya uygunluk süreçlerinin göz ardı edilmesidir. Üst Kurulun amacı, yasaları ve ilgili yönetmelikleri temel alarak, medya alanında standartları korumak ve toplumun haber alma hakkını güvence altına almaktır.
Dolayısıyla konu, basın özgürlüğü ya da ifade hürriyeti üzerinden değil, yasaların uygulanması ve hukukun üstünlüğünün korunması gerekliliğidir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da anayasa ve kanunlardan aldığı yetkiyle görevini sürdürmeye devam edecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.