Orhan Kemal Roman Armağanı ve Ayşe Kulin’e verilen ödüllerle ilgili tartışmaları, ödül kriterleri ve edebi değerlendirmeleri inceleyen detaylı bir analiz.
Türk edebiyatının saygın isimlerinden Orhan Kemal’in anısına ailesi tarafından verilen 54. Orhan Kemal Roman Armağanı, bu yıl tüm eserleriyle birlikte Ayşe Kulin’e takdim edildi. Jüri, “Edebiyata uzun yıllardır yaptığı katkılar ve eserlerinin değeri nedeniyle” ödülü Kulin’e layık gördü. Ancak bu karar, çeşitli tartışmaları da beraberinde getirdi. Sosyal medyada ve edebiyat çevrelerinde paylaşılan görüşlerde, ödülün neden sadece Kulin’e verildiği ve tüm eserlerin dikkate alınmasıyla ilgili alınan kararın neden bu şekilde olduğu sorgulandı. Bu iddialar ve eleştiriler üzerine, Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü ile detaylı bir görüşme gerçekleştirildi.
“Bu yıl bir kitaba değil de tüm eserleriyle Ayşe Kulin’e ödül verilmesi oldukça tartışma yarattı. Bu karar nasıl alındı ve süreç nasıl ilerledi?”
Ben kişisel olarak saygılı bir insanım ve her yazarın kaleme aldığı bir sayfanın bile çok değerli olduğunu düşünüyorum. Ancak, bu bir yarışma ve bu yıl toplamda 75 eser katıldı. Seçim yapmamız gerekiyordu ve Ayşe Kulin de “4 Gün 3 Gece” adlı romanıyla yarışmaya katıldı. Romanın adını belirtmek önemli değil; çünkü kendisinin Türk edebiyatına yaptığı katkılar ve 40 yılı aşkın süredir sürdürdüğü üretkenliği göz önüne alındığında, tüm eserleriyle ona ödül vermeyi uygun bulduk. Oylama sürecinde oy çokluğuyla karar verildi. Jüri üyeleri arasında tartışmalar yaşandı ve farklı görüşler dile getirildi. Zaman zaman başka eserler de gündeme geldi, ancak sonunda Kulin’in çalışmaları öne çıktı. Geçmişte de dönem dönem farklı yazarlar öne çıkmış ve ödüllendirilmişlerdir. Biz aile olarak bu kararın arkasındayız ve sonuçtan memnunuz. Aileyi temsil eden bir oyumuz da karar sürecinde etkili oldu. Her zaman jüri kararlarına saygı duyuyoruz ve geçmişte aile olarak benimsemediğimiz isimler bile ödül almıştır.
“Ödülü Everest Yayınları’nın verdiği iddiası ve Ayşe Kulin’in de aynı yayıneviyle çalışması tartışma konusu oldu. Bu süreçte yayınevinin herhangi bir etkisi oldu mu?”
Biz yıllar önce Everest Yayınları’na, “Yarını görebilecek bir kurum olarak, bu roman armağanını gelecek nesillere aktarsın” şeklinde bir öneride bulunduk. İki yıl boyunca birlikte çalıştık ve ödülü sürdürülebilir kıldık. Ancak zamanla, yayınevinin yazarlarının da katılmasını istediği ve bu konuda bazı sınırlamalar getirildi. Çünkü, “Everest Yayınları’nın yazarları yarışmaya katılamaz” maddesi koymuştuk. Fakat, yazarlar bu kısıtlamadan dolayı üzülmeye başladı ve durumu yeniden gözden geçirmeye karar verdik. Şu anda, bu yarışmada Everest Yayınları’nın herhangi bir resmi rolü veya etkisi bulunmamaktadır. Sadece ailesel bir girişim olarak yarışmayı yürütüyoruz. Bu zamana kadar toplam 54 ödül verdik ve bu ödüllerin kaç tanesinin Everest Yayınları’na ait olduğunu internet sitemizde detaylı olarak görebilirler. Bu yarışmanın temel hafızası bizleriz ve böyle bir organizasyonu şeffaf ve dürüstçe yürütüyoruz. Orhan Kemal’in kitaplarının yayınevi ne olursa olsun, bu eserlerin değerlendirilmesi ve ödüllendirilmesi bizim önceliğimizdir. Başka yayınevlerinden çıkan eserler de olsa, bunları görmezden gelmek veya değersiz saymak söz konusu değildir.
“Yönetmeliği değiştirmemiz mümkün değil”
Bu sonuçlar doğrultusunda, ödüllerin sadece romanlar üzerinden değil, aynı zamanda farklı kategorilerde de takdir edilmesi amacıyla yeni bir ‘Onur Ödülü’ kategorisinin eklenmesi önerileri gündeme geldi. Ancak, biz her zaman yönetmeliğe bağlı kalmayı tercih ediyoruz. Neden? Çünkü, “Yönetmelik ne derse o yapılır” ilkesiyle hareket ediyoruz. Bu ödüller, Nobel Edebiyat Ödülü gibi uluslararası platformlarda olduğu gibi, belli kurallara dayanmaktadır. Ayşe Kulin’e verilen ödül de, 84 yaşında ve aktif olarak sosyal ve edebi alanda etkinliğini sürdüren bir yazar olması nedeniyle, halkın ve okurların takdirini kazanmış bir isimdir. Bu karara rağmen, bazı çevreler ve eleştirmenler, bu ödül kararını anlamakta güçlük çekiyor. Ancak, biz bu ödülü, edebiyata ve Türk kültürüne olan vefa borcumuzun bir göstergesi olarak görüyoruz. Bütün halk ve okuyucular bu ödülü ve kararımızı desteklediğinde, eleştirilerin anlamı kalmaz. Ayrıca, yönetmeliğimizi değiştirmemiz söz konusu değildir. Zülfü Livaneli üç kez katılıp üçüncüde ödül kazanmıştır; Ahmet Altan ise üç kere katılmasına rağmen ödül alamamıştır. Bu, ödüllerin değersizliğini veya yazarların kalitesini gösteren bir durum değildir. 54 yıldır düzenlenen ödüllerin listesine bakıldığında, birçok büyük ismin bu listede yer aldığı görülecektir ve bu isimlerin sayısı genellikle on’u geçmez.