DOLAR
39,2289
EURO
44,7145
ALTIN
4.153,30
BIST
9.019,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
25°C
İstanbul
25°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
25°C
Salı Açık
28°C
Çarşamba Az Bulutlu
30°C
Perşembe Açık
30°C

Öncü Devlet Türkiye: Uluslararası Örgütlerde Artan Aktivizm ve Etki Paneli

Öncü Devlet Türkiye’nin uluslararası örgütlerde artan aktivizmi ve etkisini inceleyen panel ile küresel sahnede güçlü rolünü keşfedin.

Öncü Devlet Türkiye: Uluslararası Örgütlerde Artan Aktivizm ve Etki Paneli
31.05.2025 14:36
A+
A-

İstanbul’da Gerçekleşen Uluslararası İşbirliği ve Güçlü Devlet Vizyonu Panoraması

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen ve Türkiye’nin uluslararası arenadaki yükselişini konu alan önemli bir panel, İstanbul’da gerçekleştirildi. Bu etkinlikte, ülkemizin uluslararası örgütlerdeki artan aktifliği ve küresel etki alanı detaylı bir şekilde masaya yatırıldı.

Panel, SETA araştırmacısı Gloria Shkurti Özdemir‘in moderatörlüğünde gerçekleşti ve katılımcılar arasında Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi’nde uzun yıllardır temsil eden Elçi Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muhittin Ataman, ekonomide derin bilgi ve deneyimiyle öne çıkan Prof. Dr. Kerem Alkin, özellikle Kuzey ve Güney Amerika kıtasında kapsamlı çalışmalar yapan uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Aylin Ünver Noi ve Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gonca Oğuz Gök yer aldı.

Türkiye-NATO İlişkilerinin Derin Analizi

Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, Türkiye’nin NATO ile ilişkilerini değerlendirirken, bu ilişkilerin sadece güncel gelişmeler değil, aynı zamanda derin tarihi bağlar ve geçmişteki dinamikler ışığında analiz edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Türkiye’nin NATO üyeliğinin 18 Şubat 1952’den beri devam ettiğine dikkat çekerek, bu süreçte ilişkilerin zaman içinde nasıl evrildiğine dair önemli bilgiler sundu.

Kibaroğlu, özellikle ABD’nin 2. kez Başkan seçilmesinin ardından yaptığı açıklamaların, transatlantik ilişkilerde yeni bir dönemi tetiklediğini ve bu durumun NATO ülkeleri arasında çeşitli gerginliklere neden olduğunu belirtti. Ayrıca, ilerleyen yıllarda istihbarat ve diplomasi alanında güçlü devletlerin uluslararası ilişkilerde daha belirleyici olacağını öngördü ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bu alandaki başarılarına övgüler yağdırdı.

Uluslararası Örgütler ve Küresel Güç Dengesindeki Rolü

Prof. Dr. Muhittin Ataman, uluslararası örgütleri, devletler veya devlet dışı aktörler tarafından kurulan ve bölgesel ya da küresel ölçekte çeşitli amaçlar doğrultusunda faaliyet gösteren kuruluşlar olarak tanımladı. Bu örgütlerin, özellikle güvenlik ve refah alanında 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hızla yaygınlaştığını ve uluslararası siyasette giderek daha merkezi bir rol üstlendiğini belirtti.

Türkiye’nin, bu uluslararası örgütlerde çeşitli statülerde (gözlemci, tam üye veya kurucu üye) aktif rol aldığını ve bu kapsamda pek çok inisiyatif geliştirdiğini vurguladı. Özellikle, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) merkezinin İstanbul’da konumlanmasının, ülkenin bölgesel ve küresel entegrasyonuna önemli katkılar sağladığını dile getirdi. Ataman, Türkiye’nin bu örgütlerdeki varlığını ve etkisini artırma politikalarının, ülkenin küresel aktör olarak yükselişinde belirleyici olduğunu ifade etti.

Ekonomik Güç ve Küresel Hegemonya

Prof. Dr. Kerem Alkin, ABD’nin 2. Dünya Savaşı sonrası dünya ekonomisinin %53’ünü kontrolü altında tutmasıyla, küresel ekonomi politikalarının büyük ölçüde ABD merkezli geliştiğine dikkat çekti. Bu durumun, yaklaşık 80 yıllık bir hegemonya düzeni oluşturduğunu ve ABD’nin ekonomik ve diplomatik gücünü pekiştirdiğini ifade etti.

Türkiye’nin de kurucu üyesi olduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) gibi uluslararası ekonomik kuruluşların tarihçesine değinen Alkin, başlangıçta 20 üye ile kurulduğunu ve günümüzde 38 üyeye ulaştığını belirtti. Özellikle 2000’li yılların başına kadar, Türkiye ekonomisinin %60’lık bölümünün devlet kontrolünde olduğunu ve özel sektörün toplam ekonomideki payının düşük olduğunu hatırlattı. Ancak, günümüzde, Türkiye ekonomisinin %80’inin özel sektör tarafından şekillendiğini ve bunun, ülkenin uluslararası rekabette daha güçlü bir konuma ulaşmasını sağladığını vurguladı.

2016 yılındaki 15 Temmuz darbe girişiminin ekonomik etkileri üzerinde durarak, bu dönüşümün, ülkenin demokrasi ve ekonomisine kazandırdığı güç ve bağımsızlık açısından kritik önemde olduğunu belirtti.

Türkiye’nin Uluslararası Kuruluşlarla İlişkileri ve Stratejik Konumu

Prof. Dr. Gök, Türkiye’nin BM ile 80 yılı aşan aktif ve dinamik bir ilişki içinde olduğunu ifade etti. Türkiye’nin özellikle insani krizler ve barış operasyonlarında BM kurumlarıyla koordineli hareket ettiğine dikkat çekti. Ayrıca, 2022 yılında Karadeniz Tahıl Koridoru girişimine öncülük ederek, uluslararası barış ve istikrar alanında önemli bir rol üstlendiğine vurgu yaptı.

Türkiye’nin BM içinde, hem eleştiren hem de katkı sağlayan özgün bir aktör olarak konumlandığını belirten Gök, bu dengeyi korumada ülkenin diplomasi ve çok taraflılık politikasının etkili olduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Noi ise, Türkiye-AB ilişkilerine odaklandı. 1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği anlaşmasının, 2005 yılında AB üyelik müzakerelerinin başlamasına zemin hazırladığını hatırlattı. Ayrıca, iki taraf arasındaki ortak dış ve güvenlik politikası (CSDP) uyumunun, başlangıçta %98 seviyesinde olduğunu ve zamanla bu oranın biraz gerilediğini belirtti. Ancak, bu durumun, tarafların krizleri yönetme ve zorluklara karşı dayanıklılık gösterme kapasitesini azaltmadığını ve karşılıklı çıkarların, diyaloğun devamını sağladığını vurguladı.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.