Omurgada Güç ve Bağlantılar: Çimentonun Biyomedikal Yolculuğu

Antoni Gaudi’nin doğadan ilham aldığı söylemleriyle başlayan bir inşaat metaforu, omurga çökme kırıklarının tedavisine uzanıyor. İnsan vücudu da dahil olmak üzere her sistemin sağlamlığı, hayati bir “kolon” olan omurgaya bağlıdır. 33 kemikten oluşan omurga, dik duruşu ve hareket kabiliyetini korur; ancak zamanla ya da kazalarla hasar gördüğünde ağrılar görülebilir. Prof. Dr. Ömür Erçelen’in ifadeleriyle, çökme kırıklarına yönelik modern tedavi yöntemi olan kemik çimentosu enjeksiyonu, ağrıyı hızlı bir şekilde hafifletiyor ve yatakta kalmaya bağlı komplikasyonları azaltıyor.

23 yıl önce Türkiye’de ilk uygulamaları başlatan ekip, çimentonun aslında kemiklerin arasına yerleştirilen bir tür dolgu maddesi olduğunu açıklıyor. “Kemik çimentosu”, omurgadaki kırıkların neden olduğu boşlukları doldurarak yapıyı güçlendiriyor ve bu süreç, migren benzeri bir ağrıya yol açan sorunları azaltıyor. Uygulama, eski tekniklerin aksine 20 dakika civarında tamamlanabiliyor ve hastaların hızlı bir şekilde hareket etmelerine olanak tanıyor.

Çimentonun gelişimi hakkında konuşan Erçelen, omurgadaki kırıkların çeşitli nedenlerle ortaya çıkabileceğini belirtiyor: Osteoporoz, metastazlar ve düşme/travma gibi etkenler. Bu yöntemin sayesinde, hastalar yatak istirahatine bağlı komplikasyonlardan uzaklaşırken, akciğerlere pıhtı atma ihtimali ve bası yaraları riski azalıyor. İlk uygulama yıllarında kullanılan biyopsi iğnesinden yola çıkılarak geliştirilen sistem, bugün balon destekli ve enjeksiyonlu modern tekniklerle yaygınlaşıyor.

Depreme benzetmesiyle omurganın yapısal güvenliği ele alınırken, kırıkların tedavisi sonrası osteoporoz tedavisiyle diğer kemiklerin de koruma altına alınması gerektiği vurgulanıyor. Üst ve alt omurgalarda güçlendirme hedeflenen bu yaklaşım, hastanın yaşam kalitesini hemen artırıyor ve ameliyat sonrası ağrıyı azaltıyor.

Çökme Kırıkları ve Belirtiler

Omurlar, konum olarak basınç altında kaldığında kolayca kırılabilirler ve bu durum depremde hasar gören binalar gibi Deanış bir etki yaratabilir. Özellikle 60 yaş üzeri, menopoza girmiş kadınlarda aniden beliren veya sırtta artan ağrı işaret edebilir. Başvurulması gereken noktayı şu şekilde özetlemek mümkün: hareket esnasında ya da dinlenme halinde beliren sırt ağrısı ve ani yük altında ortaya çıkan ağrılar.

Bu paketli tedavi sürecinde, ağrının hemen geçmesi ve hastaların kısa sürede ayağa kalkması hedeflenir. Ancak doktorlar, sadece çimentoyu kullanmanın yeterli olmadığını, osteoporoz tedavisinin de hayati önem taşıdığını belirtirler. Çünkü bir bölge kuvvetlendiğinde üst veya alt bölümlerde kırık riski artabilir; dengeli bir tedavi için bu dinamik dengelenmelidir.

• İlk uygulama ekip tarafından başlatıldı ve günümüzde rutin olarak uygulanıyor.
• Uygulama süresi genellikle 15-20 dakikadır; daha önce bu süreç saatler sürebiliyordu.
• Yaş aralığı en genç hastalar 17-18 yaşlarda, en yaşlılar 90’lı yaşlardaydı.
• Ağrı giderimi ve mobilizasyon, tedavinin başlıca avantajları arasındadır.