NSC’de yeni dengesizliklerin etkilerini inceleyen bu içerik, uzun vadeli güvenlik perspektifini net ve uygulanabilir bir bakışla sunuyor.

Şubat 2025’te yaşanan drone saldırısı, Chernobyl’in Yeni Güvenli Kapatma (NSC) yapısının beklenenden daha kırılgan bir noktasında olduğunu gösterdi. Yüksek patlayıcı başlık taşıyan bir drone çatıyı vurdu ve dış kaplamada hasar oluştu. Bu durum sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), NSC’nin radyasyon tutma kapasitesinin zayıflamış olabileceğini düşündüren endişelerini dile getirdi.
İAEA Direktörü Rafael Mariano Grossi, çatıda kısıtlı geçici onarımlar yapıldığını, ancak daha fazla bozulmayı önlemek ve uzun vadeli güvenliği sağlamak için kapsamlı bir restorasyon sürecinin kritik önem taşıdığını belirtti. Yaşanan olayın ardından Ukrayna, saldırı için Rusya’yı suçladı; Rusya ise bu iddiaları reddediyor.
NSC’nin tasarlanması 2016–2019 yılları arasında yaklaşık 1.5 milyar euro bütçeyle gerçekleştirilmişti ve dünyanın en büyük hareketli kara yapılarından biri olarak görüldü. Amaç, en az yüzyıl boyunca sızdırmaz bir korumayı sürdürmekti. Olayda dış kabuğa verilen zarar, yapının tam bir mühürleme sağlayamama ihtimalini gündeme getiriyor; bu da dış yüzeyde hava ve nem izolasyonunu zayıflatıp uzun vadede iç yapıda korozyona yol açabilir.
IAEA, taşıyıcı ana iskeletin zarar görmediğini ve yapının çökme riskinin bulunmadığını vurguluyor. NSC, eski sarkofajın hemen üzerinde yükseliyor ve Çernobil’in kirli kalıntıları hâlâ birkaç katman altında güvenli bir şekilde saklanıyor. Yeni kubbe ise ani radyasyon kaçağını önlemekten ziyade, güvenli söküm sürecini desteklemek ve yapının uzun vadeli güvenliğini sağlamak amacıyla inşa edildi.