Müjde Işıl – Gülizar Filmi ve Hikayesi

Müjde Işıl –

Geçen yıl Toronto Uluslararası Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan ve büyük beğeni toplayan “Gülizar” adlı film, Antalya’da düzenlenen çeşitli ödüllerle taçlanmıştı. Yönetmen ve senarist Belkıs Bayrak’a Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü, Meral Aktan’a En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü ve Yağmur Ergül’e Cahide Sonku En İyi Kostüm Tasarımcısı Ödülü’ne layık görüldü. Bu film, özellikle kadınlara yönelik artan şiddet, taciz ve cinayet haberleriyle sarsıldığımız günlerde, toplumsal meseleleri cesurca perdeye taşıyor. Konu oldukça hassas çünkü tacizi, şiddeti eleştirmek isterken bile bu olguların yeniden üretilip çoğalmasına hizmet eden bir döngüye dönüşebileceği gerçeğiyle yüzleşiyoruz.

Filmin adıyla özdeşleşen Gülizar karakteri, ailesinden ve geleneksel yaşamdan koparak kendi ayakları üzerinde durmak, özgürleşmek amacıyla yurt dışına, yeni bir hayata adım atmaya karar verir. Düğün hazırlıkları sırasında otobüsle müstakbel eşinin yanına giderken, bir mola yerinde yaşadığı korkutucu taciz olayına tanık olur. Bu travmatik olayın ardından, kimseyle paylaşamayarak içsel bir savaşın içine sürüklenir ve derin bir ruhsal çöküş yaşar.

Kendi İçinde Süregelen Mücadele

İlk uzun metrajlı filmiyle izleyici karşısına çıkan Belkıs Bayrak, Gülizar’ın yaşadığı içsel çatışmaları ve sessizliğin ardındaki derin duyguları anlatmayı amaçlamış. Gülizar, pek çok söze ihtiyaç duymadan, tepkileri ve duruşuyla yaşadığı travmanın izlerini hissettiriyor. Bu yönüyle film, hassas bir konuyu, tacizin şiddete dönüşmemiş hâlini bile kadın ruhunda açtığı derin yaraları anlatmakta büyük başarı gösteriyor. Karakterin ruhsal çöküşü ve içsel mücadelesi, perdeye yansıtılırken, olayların anlatımında da dikkat çekici bir ustalık sergilenmiş. Taciz sahnesi, olayın görsel şiddetini doğrudan göstermemek, daha çok karakterin bu olay karşısındaki ruhsal depremine odaklanmak üzerine kurgulanmış. Tüm olumsuzluklara rağmen, karakterini sevmiş ve onun ayakta kalmasını sağlayacak pozitif bir duruş sergilemiş olması, filmin sonunda izleyicilere de güçlü bir mesaj iletiyor.

Filmin Dikkat Çeken Özellikleri

Filmin önemli unsurlarından biri de Gülizar’ın müstakbel eşi Emre’nin klişelerden uzak, gerçekçi ve duyarlı bir karakter olması. Emre, Gülizar’a destek olmaya çalışan, ona erkeklik taslamayan, yanında durmayı tercih eden bir figür. Ancak, aynı zamanda onun bu yeni hayatında kendisinden beklediği sorumlulukları yerine getirmesini de talep ediyor. Bu denge, Emre’yi hem gerçekçi hem de farklı bir eş profili haline getiriyor. Ayrıca, başrollerdeki Ecem Uzun ve özellikle Bekir Behrem’in performansları da filmde büyük takdir topluyor. Ecem Uzun’un, içe dönük ve yaralı karakterle uyumu, karakterle bütünleşmiş oyunculuğu ile dikkat çekiyor. Bekir Behrem ise, iyi niyetli ve aynı zamanda eril doğasıyla karışık duygularını başarıyla yansıtarak, izleyicinin ilgisini çekiyor ve gelecekte de bu tarz rollerde daha sık görmeyi arzuladığımız bir performans sergiliyor.