Meşhur ve Direnişin Dili: Kalbin Durduğu Bütün Zamanları inceliyor, duyguyu ve direnişi bir araya getiren kapsamlı bir inceleme.
Meşhur’un, işkence dolu bir geçmişten kopup gelen yaşamı ve sürdürdüğü sessiz direniş, bu romanın merkezinde yankılanıyor. 12 Eylül’ün karanlık morfini bedeninde ve ruhunda taşıyan genç bir devrimci olan kahramanımız, yetimhane kökenli bir kadının izlerini sürüyor; saçlarıyla ruhunu da yitirdiğini sandığı anlarda dahi, kendini bir periyle büyütürcesine farklı renklerde peruklar takıyor ve çevirmenlik yapıyor. Onun için artık dünyaya dönüp bakmanın tek yolu, kendi iç sesini dinlemek ve izini sürmektir. Bir gün dükkânına gelen yaşlı bir adam ile torunu Elmas, Meşhur’un berraklığına yeni bir şüphe ekiyor ve hikâye, bu anla birlikte yeniden şekilleniyor. İşkence sahneleri okuyucuyu sarsarken, anlatının soğukkanlı anlatımı, faillerin psikolojisini ve mağdurların deneyimlediği kırılmaları ince ince ortaya döker.
Bol ödüllü öykülerden roman sahnesine geçiş yapan bu eser, devrimci bir kadının hayata tutunma serüvenini merkeze alıyor. Şiddetin yalnızca yüzleştiğimiz taraf olmadığını, mağdurların ortak acısında nasıl bir bağ kurulduğunu gösteriyor. Romandaki diyaloglar ve olay örgüsü, Meşhur’un kalbiyle okuru buluşturuyor ve okuyucuya darbenin ağırlığını hissettiriyor.
Yazar için yazarken en büyük amacı okuru rahatsız etmek ve huzursuzlaştırmaktır; geçmişin karanlığını hatırlatarak, o dönemin karanlık yüzünü yeniden yaşamaya çağırır. Bu roman, dişil dilin ve kadın yaşamının derinliklerine nüfuz eder; annelerin, kadınların ve kızların belleğini yazıya taşır. Çeşitli kalıplardan uzak duran yazar, kendini cinsiyetsiz bir perspektifle konumlandırır ve karakterin gerçekçi ve yaşayan bir kadın olarak betimlenmesini sağlar.
Günümüz edebiyatını sıkça sarsan ticari kaygılar, sanatın özünü tehdit eden bir afişe dönüştürülüyor mu sorusunu gündeme getirir. Bu eser, sanat mı yoksa meta mı tartışmalarının ortasında, yazarlığın ve eserin nasıl tüketildiğini sorgular. Pazarlama stratejilerinin rafları doldurduğu bir dönemde, yazının hazzını ve okuyucuya sunduğu derinliği korumanın yollarını arar.