Merkez Bankası kararını enflasyon verileri ve riskler ışığında analiz ediyor; etkileri, beklentileri ve piyasa hareketlerini özetliyoruz.

Bugün açıklanan karar ile Merkez Bankası, enflasyonun yukarı yönlü risklerini görmezden gelmediğini bir kez daha vurguladı. Aralık toplantısında uygulanacak politika adımlarının büyüklüğü, ekim ve kasım aylarında açıklanacak TÜFE verileri ve 7 Kasım’da yayımlanacak Enflasyon Raporu’nun tahminleriyle şekillenecek. Kararda, “adımların büyüklüğü gözden geçirilmektedir” ifadesinin vurgulanması, duruşun tamamen sabit kalmadığını ve veriye dayalı bir yaklaşım benimsendiğini gösterdi. Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin biçimde ayrışması durumunda duruşun sıkılaştırılabileceği mesajı ise hangi yönde ilerleyeceğini göstermek amacıyla öne çıktı.
Verilerle şekillenecek yol haritası kapsamında ekonomistler, önümüzdeki haftalarda açıklanacak enflasyon verilerinin karar sürecini daha net belirleyeceğini ifade etti. Bürümcekçi ve Gözgör gibi uzmanlar, karar metnindeki ton değişikliklerinin veriye odaklı bir politika izleme niyetini güçlendirdiğini vurgularken, Özer bu yaklaşımın temkinli bir gevşeme süreci sürdürdüğünü belirtti. Özetle, enflasyonun yönü netleşene kadar adımların miktarları ve zamanlamaları dikkatli biçimde ayarlanacak.
Piyasa tepkileri ve beklentiler açısından bakıldığında, ılımlı bir faiz indiriminin piyasalar tarafından nasıl karşılandığına dair işaretler olumlu seyrederken, risklerin henüz tam anlamıyla geçmediği ifade ediliyor. Demirtaş ve Orts’un görüşleri, kararın piyasaların beklediğinden daha temkinli bir hızlılıkla geldiğini gösteriyor; bazı analistler ise bu indirim temposunun mevcut koşullarda makul ve dengeli bir karar olduğuna dikkat çekiyor.