Meriç Nehri Havzası’nda taşkın risk yönetimi ve çevresel değerlendirme raporu ile ilgili kapsamlı bilgiler ve çözüm önerileri sunulmaktadır.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında, Meriç Nehri ve Havzası için Merç Ergene Havzası Taşkın Risk Yönetim Planı çerçevesinde hazırlanan detaylı Stratejik Çevresel Değerlendirme Raporu yayımlandı. Bu rapor, bölgenin ekosistemine, su kaynaklarına ve yerel halkın yaşam koşullarına dair önemli bilgiler içeriyor.
Raporun verilerine göre, Meriç Nehri’nin yaklaşık %65’i Bulgaristan sınırları içinde bulunmakta olup, geri kalan %35’lik bölümü ise Türkiye ve Yunanistan sınırları içerisinde yer almaktadır. Bulgaristan’da nehrin kaynağına yakın bölgeler yoğunlukta olmakla birlikte, Türkiye’de ise özellikle Edirne (yüzde 39), Kırklareli (yüzde 31), Tekirdağ (yüzde 29) ve az da olsa İstanbul ve Çanakkale (yüzde 1’er) ilçeleri önemli su akış noktalarıdır. Bu coğrafi dağılım, bölgenin yönetim ve koruma stratejilerinde dikkate alınması gereken kritik bir husustur.
Raporda, havzanın en temel ve acil çözüm gerektiren sorununun kirlilik olduğu açıkça vurgulanmaktadır. Bulgaristan’daki tarımsal, endüstriyel ve evsel faaliyetlerin, Meriç Nehri’ne ciddi oranda kirletici maddeler saldığı belirtiliyor. Bu durum, nehrin su kalitesini olumsuz yönde etkilerken, bölge ekosistemini de tehdit ediyor. Yunanistan sınırları içinde de, özellikle tarımsal sulama ve kanalizasyon sistemlerinden kaynaklanan kirlilik baskılarının gözlemlendiği raporda, veri paylaşımındaki eksiklikler ve askeri sınırlamalar nedeniyle, Bulgaristan tarafında su kalite bilgilerinin şeffaf ve detaylı bir şekilde paylaşılmadığına dikkat çekildi. Bu engeller, bölgesel çevresel politikaların etkinliğini azaltmakta ve sorunların çözümünü geciktirmektedir.
Türkiye’de ise Meriç Nehri’nin Türkiye sınırları içindeki bölümlerinde, taşkınlar, su yetersizliği, su kalitesinin kötüleşmesi, ekosistem sorunları ve yerel halkın sosyo-ekonomik problemleri giderek artış göstermektedir. Bu olumsuzlukların önüne geçebilmek ve bölgeyi sürdürülebilir kılmak adına, Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan arasında güçlü ve sürdürülebilir bir koordinasyon ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Rapor, sınır aşan su kaynaklarının bütüncül bir yönetim stratejisiyle ele alınması gerektiğini vurgulayarak, bu ortak çalışmaların bölgenin ekolojik dengesi ve bölge halkının yaşam kalitesi açısından hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor.