Yeşilyurt Belediyesi ile Yeşilyurt Kent Konseyi iş birliğinde düzenlenen “Dava Adamı Mehmet Akif Ersoy’u Anlamak” konulu konferans, 26 Nisan 2025 tarihinde Malatya Kongre ve Kültür Merkezi Fahri Kayahan Salonunda yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.
Millî Eğitim Bakanlığı Milli Eğitim Akademisi Daire Başkanı Bekir Şirin’in hatip olarak yer aldığı program, dinleyenlerde unutulmaz derin izler bıraktı.
Cemil Meriç’in “Bir adamı tanımak için, düşüncelerini, acılarını, heyecanlarını bilmemiz lâzım hiç değilse. Hayatın maddî olaylarıyla ancak kronoloji yapılabilir. Kronoloji aptalların tarihi” temel tespitinden hareketle, konferansta, Mehmet Akif Ersoy’un hayatı, düşünce dünyası, edebi kişiliği ve milli mücadelede üstlendiği rollerden kesitleri şiirle ve şiirsel bir dille sunuldu.
Bekir Şirin, Mehmet Akif Ersoy dürüst, vatansever, samimi ve mücadeleci bir kişiliğe sahipti. Milletinin bağımsızlığı ve değerleri için hayatı boyunca kalemiyle ve fikirleriyle mücadele etti. Hem şair hem düşünür hem öğretmen hem mütercim olarak topluma tüm benliğiyle hizmet etti. İstiklal Marşı’nı yazarken gösterdiği fedakârlık, onun menfaatten uzak, tamamen millet ve dava odaklı bir insan olduğunu gösterir. İnancına, ahlaka ve doğruluğa sıkı sıkıya bağlıydı. Zorluklar karşısında yılmayan, halkın içinden biri olmayı her zaman sürdüren, alçakgönüllü ve kararlı bir dava adamıydı.
Bekir Şirin, Milli Marş, farklı bir ruhla yazılmıştır, dedi. “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.” Milli Marşın bu ilk kelimesinde bir telmih (hatırlatma) sanatı var. Burada Tevbe Suresinin 40. ayeti hatırlatılıyor: “Siz peygambere yardımcı olmasanız da önemli değil. Nitekim inkârcılar onu, iki kişiden biri olarak yurdundan çıkardıklarında Allah ona yardım etmişti: Hani onlar mağaradaydılar; arkadaşına “Tasalanma! Allah bizimle beraberdir” diyordu. Derken Allah ona kendi katından bir güven duygusu indirdi, sizin göremediğiniz askerlerle onu destekledi ve inkârcıların sözünü değersiz hale getirdi. Allah’ın sözü ise en yücedir. Çünkü Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir.”
Bekir Şirin konuşmasında şu konulara da yer verdi: Mehmet Akif ne olduğundan çok fazla ne çok az olan bir insandı. Yapması gerekenleri yapmayan, yapmaması gerekenleri yapan bir varlık olan insan, sadece yapabildikleriyle değil yapamadıklarıyla da anılması gereken ve konforunu vatanı için terk eden bir şahsiyettir. Onun şiirleri bir derdin, bir feryadın ve bir tarihin tercümesidir. Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; / Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Ve son olarak Bekir Şirin, girdiği her kaba şekil veren dava adamı kimliğiyle Mehmet Akif, ömrünün son on yılında ‘Neden Mısır’a gitti? Neden bir yalnızlığa mahkûm edildi? Neden susmuştu? Neden cenazesinde devlet erkanı bulunmadı? Neden daha sonra yeni bir marş yazdırma yarışmaları açıldı? ve ve…’ diye sordu. Ve cevabını yine kendi dilince, şiirlerle ve şiirsel bir dille verdi.
Ve bu sorularla Malatya’da bir Mehmet Akif rüzgârı hayatı gibi esti geçti.