Küresel ve Türkiye odaklı piyasa gelişmeleri: enflasyon, faizler ve jeopolitik riskler hakkında güncel analizler ve etkili öngörüler.

Dünya ekonomilerinde yılın ilk çeyreğinde başlayan dalgalı seyir, ABD Başkanı Donald Trump’ın yenilenen ticaret politikaları ve Federal Reserve’in şahin duruşu ile belirginleşti. Küresel büyümedeki belirsizlikler, enflasyon baskıları ve resesyon endişeleriyle birlikte risk iştahını zaman zaman törpülerken, yatırımcılar güvenli varlıklara yönelti oldu; özellikle altın rağbet gördü.
Avrupa’da ECB’nin gevşeme adımları sürerken, Ottawa’dan Tokyo’ya kadar merkez bankaları para politikalarını yakından izledi. Brent petrolün fiyatları dalgalı bir performans sergilerken, ons altın yeni rekorlar kırma çabasında oldu. ABD ve Çin arasındaki tarife belirsizlikleri, küresel ticaret kararlarını etkileyen temel dinamiklerden biri olarak öne çıkıyor.
Türkiye tarafında, TCMB’nin geçtiğimiz dönemdeki politika adımları, KKD ve KKM süreçleri ile makroekonomik göstergelerde iyileşme izlenimini destekledi. CDS primlerinin düşmesi ve toplam rezervlerin rekor seviyelere çıkması, yatırımcı güvenini güçlendirdi. BIST 100 endeksi, yılın farklı dönemlerinde dalgalı bir grafik izledi ve yılın son çeyreğinde de sınırlı da olsa yükseliş kaydetti.
İkinci çeyreğe yönelik ipuçları, küresel ticaret gerilimlerinin ve enflasyon-resesyon ikileminin sürmesi halinde piyasalarda temkinli bir duruşün etkisini koruyacağını gösteriyor. Trump’ın gündeme taşıdığı tarifeler ve yanıt politikaları ile jeopolitik riskler, bugün de yatırımcıların kararlarını şekillendiren kritik konular arasındaki yerini koruyor. BoJ’nun sıkılaşma adımları ve ECB’nin çıtayı sabit tutma kararları, Asya ve Avrupa piyasalarında volatiliteyi artırabilir.»
Türkiye’de dezenflasyon süreci desteklenirken, TCMB’nin son dönemde aldığı faiz ayarlamaları ve toplam rezervlerdeki yükseliş, iç pazarda güvenin artmasına katkıda bulundu. 2025 yılı için enflasyon hedefleri ve büyüme dinamikleri, yetkililerin açıklamalarıyla yakından takip ediliyor. Kasım itibarıyla TÜFE’de görülen düşüş, iç piyasadaki iyimserliği destekledi ve dolar/TL üzerinde baskıyı hafifletti.
Yılın ilerleyen dönemlerinde, küresel riskler ve ticaret politikalarındaki belirsizlikler sürerse, altın ve diğer güvenli limanlara talep korunabilir. Faiz indirimi süreçlerinin devamı beklenirken, merkez bankalarının iletişimi ve makro veriler, piyasalarda yön belirleyici olacak. Türkiye’de ise sermaye akışlarının dengelenmesi ve CDS’nin seviyelerinin korunması, yatırımcı güveninin sürmesi açısından önemli görünüyor.