DOLAR
41,6051
EURO
48,8540
ALTIN
5.141,59
BIST
11.082,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
25°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
22°C

Küresel Para Politikası Taktikleri ve Türkiye İçin Perspektifler: Tarife Baskıları ve Merkez Bankaları

Küresel para politikası etkilerini irdeler; Türkiye için tarife baskıları ve Merkez Bankaları perspektifiyle stratejiler sunar.

Küresel Para Politikası Taktikleri ve Türkiye İçin Perspektifler: Tarife Baskıları ve Merkez Bankaları
29.09.2025 12:08
A+
A-

ABD’nin uyguladığı gümrük tarifelerinin kısa ve uzun vadeli etkileriyle ilgili belirsizlikler, küresel merkez bankalarının karar süreçlerinde temkinli bir duruşa yol açıyor. En büyük ekonomi olan ABD’de fiyat artışlarının kalıcı olabileceği endişesi, enflasyon baskılarının güçlenmesi riskini taşıyor ve Fed’in atacağı adımlar için belirsizliği artırıyor. Bu durum, diğer büyük ekonomilerin politikalarını da etkiliyor. Yılın son çeyreğinde merkez bankalarının yoğun bir mesaiye gireceği bir döneme giriliyor. Özellikle Ekim ayından itibaren Fed, ECB, BoJ ve RBNZ’nin yanı sıra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika kararları yakından izlenecek.

Fed’in faiz kararları piyasaların odak noktası — ABD yönetiminin korumacı ticaret tutumu fiyat baskılarını tetikleyebileceği endişelerini sürdürürken, istihdam verilerindeki soğuma da Fed’in kararlarını karmaşıklaştırıyor. Fed, eylül ayında politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 4-4,25 aralığına çekti ve bu yıl içinde ilk indirimi gerçekleştirdi. Powell, toplantı sonrası risklerin yönünün değiştiğini, nötr bir duruşa geçişin uygun olduğunu belirtse de, 50 baz puanlık bir indirime geniş ölçekte destek olmadığını vurguladı.

Fed yetkilileri arasında enflasyon ve istihdam risklerini yeniden değerlendirme konusunda görüşler bölünmüş durumda. İstihdamın zayıflamasını daha büyük bir risk olarak görenler indirimleri savunurken, tarife kaynaklı enflasyon baskılarını daha tehlikeli bulanlar daha temkinli mesajlar veriyorlar. Ekim ayında açıklanacak veriler ve 29 Ekim kararları bu iki yönde de belirleyici olacak. Piyasalar, Fed’in Ekim’de 25 baz puan indirimi yapacağını öngörüyor ve yıl sonuna kadar toplamda iki indirim ihtimalini fiyatlıyorlar; bazı analistler bir veya iki indirim yerine daha ılımlı bir yol izlenebileceğini söylüyor.

BoJ, ECB ve Merkez Bankaları arasında görünüm — Japonya’da BoJ’un bu yıl sonuna kadar ek bir faiz artışı yapabileceği tahminleri sürüyor; yaklaşan toplantılarda politika faizinin sabit kalması beklenirken, yıl sonunda 25 baz puanlık bir artış ihtimali yüzde 76’ya kadar yükseliyor. Bölgedeki diğer önemli merkez bankaları arasında Güney Kore Merkez Bankası da dikkate alınacak. Ağustos enflasyonu yıllık bazda yüzde 1,7 ile beklentilerin altında geldi ve bankanın ayarlama yapma alanı genişledi. Yeni Zelanda Merkez Bankası için de Ekim ayında 25 baz puanlık bir indirim beklentisi baskın görünüyor.

ECB’nin yönü netleşiyor — Avrupa’da ECB, en son toplantısında politika faizini değiştirmemişti ve bölge enflasyonu şu aşamada hedefin yakınında. Ekim sonunda yapılacak kararlar için piyasalar, 3 temel politika faizinde değişiklik olmadığını fiyatlıyor. Bölgedeki diğer merkez bankaları olan Macaristan ve Polonya ile Rusya Merkez Bankaları da karar süreçleri içinde takip edilecek.

Türkiye için iç dinamikler belirleyici olacak — TCMB’nin 23 Ekim’de gerçekleştireceği toplantı, Türk finansal piyasalarının yönünü önemli ölçüde etkileyebilir. Eylül ayında politika faizi 250 baz puan indiriminin ardından yüzde 40,50’ye çekilmişken, gecelik borç verme ve borçlanma faizlerinde de sadeleşmeler kaydedildi. Enflasyonun ana eğiliminin yavaşlaması beklenirken, ikinci çeyrekte büyümedeki güçlü sürprizler ve iç talebin zayıf dengesi dikkat çekiyor. Analistler, açıklanacak enflasyon verileri ve toplantı kararlarının yatırımcılar tarafından yakından izlendiğini belirtiyorlar. Yurt içi gelişmeler, küresel dinamiklerle birleşerek kısa vadede yön bulmada belirleyici rol oynayacak.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.