O kitaplar ona sessizce şunu fısıldar:
“Sen daha büyük düşünebilirsin,
sen bu dünyanın sınırlarına sığmazsın.”
Bir eve girdiğinizde duvarlarda kitap rafları yoksa, o evde sessizlik ağır gelir insana. Çünkü kitapların sesi, sadece yazı değildir; bir evin nefesidir, ruhudur, ışığıdır.
Bugün maalesef evlerimizin %95’i kitapsız ve kütüphanesiz. Müslüman bir ev, içinde Kur’an’dan başlayarak ilim ve irfan kitapları olmadan nasıl Müslüman ev sayılır? Kitapsız bir ev, kandilsiz bir sokak gibidir. O evde büyüyen çocuk, gözleri açık ama kalbi kapalı yürür hayatta.
Düşünün ki evin bir köşesinde birkaç kitap rafı olsun… Çocuk her gün onları görerek büyüsün. O kitaplar ona sessizce şunu fısıldar: “Sen daha büyük düşünebilirsin, sen bu dünyanın sınırlarına sığmazsın.”
Ama kitapsız evlerde yetişen çocuk, duvarlara bakar, telefon ekranına hapsolur. Hayal gücü kısır, ufku dar, kalbi susuz kalır. Onlardan hayır gelmez demek, aslında onların günahı değil, büyüklerin ihmali demektir.
Unutmayalım:
Evlerimizi kütüphane ile beslemezsek, çocuklarımızı karanlığa terk ederiz.
O karanlık evlerde yetişen çocuk zavallıdır, çünkü yolunu görecek ışığı yoktur.
Geliniz, evlerimizi mağara karanlığından çıkaralım. Her evde bir kütüphane olsun.
Çünkü kitaplı bir ev, karanlığı delen bir kandil gibidir.