Kıbrıs ve Doğu Akdeniz için diyalog ve adalet temelli çözümler: işbirliği, istikrar ve barışa odaklanan yenilikçi yaklaşımlar.

Sayın Cumhurbaşkanı ve değerli heyetle yaptığımız görüşmede, Kıbrıs sorunuyla ilgili gelecek vadeden adımları ve tarafların tutumlarını kapsamlı bir şekilde ele aldık. Adadaki durumun barış içinde çözülebilmesi için yapıcı bir yol haritası üzerinde durduk.
Rum tarafının siyasi ve ekonomik refahı paylaşma niyetinde olmaması nedeniyle Kıbrıs konusunda net duruşumuz korunmaktadır. 1963 sonrası ortaklık devletinde Türk azınlığın haklarının tehdit altında olduğunu görüp, bu noktada Kıbrıs milli davamızdır ifadesinin rehberimiz olduğunu vurguladık. Rum tarafıyla ilgili olarak AB’nin hatalı tutumları da tartışıldı ve uzun vadeli güvence ihtiyacına dikkat çekildi.
İki toplumun barış içinde yaşaması gerektiğine inanıyoruz ve Kıbrıs Türk halkının egemenliğinden taviz verilmeyeceğini defalarca belirttik. Güncel uluslararası konjonktürde mevcut farkları göğüslemek için yaratıcı ve adil çözümlere odaklanıyoruz. Bunu başarabilmek için her zaman sonuç odaklı ve insani bir yaklaşımı sürdüreceğiz; Kıbrıs milli davamızın temel taşı olan kararlılığımız aynen geçerliliğini koruyor.
Sayın Cumhurbaşkanı ile ilişkilerimizin hızını artıracak adımları da gözden geçirdik. KKTC’nin uluslararası arenada daha etkin temsil edilmesi için siyasi ve diplomatik işbirliğimizi eş güdüm içinde sürdürmeye devam edeceğiz. Ana vatan ve garantör ülke olarak her koşulda Kıbrıs Türk halkını yalnız bırakmayacağımızı bir kez daha vurguladık.
Doğu Akdeniz’de çözümün yolu diyalog ve müzakereye dayanmaktadır. KKTC Cumhurbaşkanı olarak benim görüşüm de bu yöndedir; Türkiye ile ilişkilerimizin geçmişte olduğu gibi gelecekte de yakın ve özverili bir işbirliği içinde ilerleyeceğine inanıyorum. Kıbrıs’ın güneyinde silahlanmanın arttığı dönemde çözümün önceliğinin diyalogla sürdürülmesi gerektiğini ifade ettik. Kıbrıs Türk halkı, adanın tümünde egemenlik hakkına sahiptir ve bu haklarımızı savunmaya devam edeceğiz.