Kentte yaşayan inşaat işçisi Mehmet Mazhar Kavak’ın çocuklarına dair dokunaklı ve gerçek hikayesi, hayat mücadelesini ve ailesine olan sevgisini anlatıyor.
İzmir’in sıcak ve samimi atmosferinde yaşayan inşaat işçisi Mehmet Mazhar Kavak, hayatını ailesine adayan ve onları korumak için çaba sarf eden bir babadır. Maalesef, ailesinde yaşanan sağlık krizleri ve trajediler onun yaşamını derinden etkilemiştir. Kavak ailesinin hikayesi, sevgi, kayıp ve çaresizlik dolu bir gerçekliği gözler önüne seriyor.
2010 yılında, küçük kızları Eylem, beyninde oluşan tümör nedeniyle hayatını kaybetti. Bu acı olaydan sadece 9 ay sonra, diğer kıza Zozan da hidrosefaliden dolayı aramızdan ayrıldı. Bu kayıplar, ailesi için büyük bir yıkım oldu ve derin izler bıraktı. Kızlarının ardından, şu an 30 yaşında olan Rezan’a da aynı hastalık teşhisi kondu ve beynine şant takıldı. Bu tedavi, onun yaşamını sürdürmesi için hayati önemdedir.
İki yıl önce evlenen Hasret ise, 28 yaşında olup, henüz yeni evli olmasına rağmen beyninde tümör şüphesiyle karşı karşıya kaldı. Doktorlar, önümüzdeki altı ay içinde tekrar MR çekilerek durumu netleştirmeyi planlıyorlar. En küçük kızları Nur ise, 15 yaşında ve Ocak 2024’te beyin tümörü nedeniyle ameliyat oldu. Ameliyat sırasında beynine şant takıldı ve takipleri rutin olarak devam ediyor.
Mehmet Mazhar Kavak, yaşadıklarını şu sözlerle dile getiriyor: “2010 yılında kızım Eylem, beyin tümöründen vefat etti. Ardından Zozan da hidrosefaliden dolayı hayatını kaybetti. Şu an 30 yaşındaki kızım Rezan, hastalığı sebebiyle şant takıldı ve yaşam mücadelesi veriyor. En küçük kızım Nur ise, 15 yaşında ve beyin tümörü yüzünden ameliyat geçirdi. Bizler, çocuklarımızın yaşaması için elimizden geleni yapıyoruz, ama maalesef tıp alanında henüz çözüm bulamadık.”
Kavak ailesi, çocuklarının yaşaması ve hayatta kalması için büyük bir mücadele veriyor. Mehmet Mazhar Kavak, durumu şu sözlerle anlatıyor: “Biz maddi anlamda hiçbir talepte bulunmuyoruz. Tek isteğimiz, çocuklarımızın yaşamını sürdürebilmesi ve sağlıklı bir şekilde büyümesi. Ekonomik gücümüzle değil, yalnızca sağlık alanında uzman doktorların yardımına ihtiyacımız var. Lütfen, çocuklarımıza umut olun ve onların yaşam mücadelesine destek olun.”
Nur, ailesine umut ışığı olmaya çalışan 15 yaşında genç bir kızdır. Kendisi büyüyünce doktor olmak istiyor ve bu hayaliyle yaşıyor. Nur, şu ifadeleri kullanıyor: “Ben 15 yaşındayım ve şu anda okula gidemiyorum. Şantım yüzünden eğitim alamıyorum. Büyüyünce doktor olup, küçük kızları kurtarmak istiyorum. Bana yardım edin ve bana güç verin.” Nur’un kardeşi ve ailesi, onun bu azmiyle gururlanırken, aynı zamanda onun yaşaması için dualar ediyorlar.
Nur’un kuzeni Cansu Kavak ise, ailesine destek olmak amacıyla geldi. Cansu, “Kuzenimin kafasındaki şant yüzünden okuluna gidemiyor ve eğitimine devam edemiyor. Bize destek olunması ve onun eğitimine kavuşması için buradayız. Nur’un durumu iyiye gidiyor ve böyle devam etmesini istiyoruz.” diyerek, toplumsal dayanışmanın önemine vurgu yaptı.
Sonuç olarak, Kavak ailesi, çocuklarının yaşamı için umut ve sevgiyle mücadele ediyor. Onların hikayesi, insanlık adına dayanışma ve yardım çağrısıdır. Her çaba, her destek, küçük Nur ve diğer çocuklar için yeni bir yaşam umududur.