Kamusal alandaki müzik, şehirlerin ruhunu yansıtır ve müzisyenlerin hikayelerini anlatır. Şehirlerin müzikle buluşma ve yaşamın ritmi hakkında detaylar.
Sokak müzisyenliği, şehirlerin canlı ruhunun ve dinamik yaşam biçiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Kimi zaman bir vapurun güvertesinde içten bir melodi, kimi zaman ise metro istasyonlarının kendi ritüelleri içinde yankılanan ezgiler… Kamusal alanlarda yükselen notalar, şehir yaşamının hızına ayak uydururken bir yandan da ruhlarımıza dokunan, duygularımızla bağ kuran birer köprü oluşturur. Bu renkli dünyanın hem avantajları hem de kendine özgü zorlukları mevcuttur. İstanbul’un çeşitli semtlerinde, vapur ve metro istasyonlarında hayat bulan müzikleri sahneleyen sanatçıların hikayelerine kulak verdik; onların kamusal alanda müzik yapmanın anlamını, insanlarla kurduğu bağı ve bu mesleğin karşılaştığı zorlukları konuştuk.
“Kamusal alanda müzik yapmak bir kültürdür. Bu kültürün bir parçası olarak halkla iç içe, samimi bir şekilde müzik icra ediyoruz. Sadece ruhlara değil, insanların gözlerine de dokunuyoruz. Örneğin, duygularıyla bizimle bağlantı kuran bir dinleyicinin hikayesini dinlemek ya da tebrik etmek, bizim için sanatsal ve insani açıdan büyük bir anlam taşır. Kamusal alanlarda müzik yapmanın görünürlüğü ise biraz yerel yönetimlerin elinde. İstanbul’un farklı semtlerindeki sanatın yaygınlığı veya sınırlılığı, resmi tatillerde kendisini gösteriyor. Kırsaldan gelen insanların, sanata ulaşma heyecanını gördükçe bu insanların, sanattan uzak kalmasının sebeplerinin bazen erişim eksiklikleri olduğunu anlıyorum. Sanatın toplumdan uzak kalmasının sorumlusu, halktan çok, bu sanatı halkla buluşturamayanlar ve gösteremeyenlerdir.”
“İstanbul’da müzisyenlik, özellikle sadece müzikle geçinmek oldukça zorlu. Marmaray, metro ve vapurlarda çalan biri olarak, acı olaylar ve toplumsal gerilimler sırasında müziğin durduğunu görüyoruz. Ama biz, insanları birleştirmek ve rahatlatmak için müzik yapıyoruz. Deprem, terör saldırısı veya siyasi olaylarda müzik, tansiyonu düşürür, insanların ruhlarını yatıştırır. Müzik, bizim en büyük yardımcımızdır; bazen para kazanmak değil, insanların yüzündeki tebessüm ve birlikte söylediğimiz şarkılar en büyük mutluluğumuz olur. Lütfen bizi görmezden gelmeyin, bizi dinleyin ve iyileşin. Eğer müzikten rahatsız oluyorsanız, biraz sabredin çünkü siz de toplu taşımayı değiştirmek üzeresiniz. Biz müzik yaparken, siz de kaliteli müzik dinleme şansı yakalayacaksınız. Sevgiyle, müzikle iyileşmeye devam edin ve bize kulak verin.”
“Bir müzik performansı sonrası alınan tepkiler, sanatçılar için büyük bir motivasyon kaynağıdır. Kamusal alanda müzik yaparken, aramızdaki bütün resmiyet duvarları yıkılır. Metroda yaptığımız müzikler sayesinde, insanların samimi ve içten tepkilerine tanıklık ediyoruz. Kimsenin zorunlu olarak dinlemek zorunda olmadığı bu ortamda, insanların durup bizi dinlemesi, yaptığımız işi anlamanın ve takdir etmenin göstergesidir. Gün boyunca binlerce insana ulaşmaya çalışıyoruz ve bu, müzik açısından ciddi bir gelişim sağlar. En büyük zorluklar arasında, desteksiz müzik yapmak ve geleceği öngörememek yer alıyor. Günümüzde ihtiyaçlarımızı metro müziğiyle karşılıyoruz; ancak olumsuz olaylar sırasında ilk etkilenen yine müzik oluyor. Buna rağmen, tutkulu bir şekilde müziğimizi yapmaya devam ediyoruz, çünkü bu bizim yaşam biçimimiz ve tutkumuzdur.”
“Sokak müziği, müzisyenlerin en büyük güç kaynaklarından biridir; çünkü orası, dinleyiciyle aracısız buluşma noktasıdır. Orada çalmak için bilet veya takipçi sayısı gerekmez. Zorlukları olsa da, beraberinde birçok güzellik barındırır. Şehirde koşturup gidenler, bazen durup dinler, hatta belki dans eder. Tutkuyla yaptığımız bu işi, sesimizi duyurmak ve görülmek için yapıyoruz. Şöhret hayallerimiz olsa da, en çok özleyeceğimiz şey, Kadıköy ve Şaşkınbakkal sahilindeki o şapkalı ve gitarlı genç kızın performansını izlemek olur. Maddi kaygılara rağmen, sokak ve vapurlarda özgürce şarkı söyleyebilmenin kıymetini bilmek istiyoruz. Bu anların değerini anlamak ve korumak dileğiyle, müzikle ve özgürlükle dolu günlere devam etmek istiyoruz.”