KALİTELİ İNSAN MISINIZ? – 1
Kaliteli insan yalnızdır,
bu seçilmiş bir yalnızlıktır.
Çünkü onların bakış açıları farklıdır.
Doğru insan kim?
Kaliteli insan mısınız?
Kaliteli insanı tanıyor musunuz?
Dilin nefesi olsa da söylese, kalemin mürekkebi olsa da yazsa, sayfanın dili olsa da konuşsa, kitabın kalbi olsa da hissetse şu kaliteli insanın özelliklerini…
İçimizde, ‘biri iyi ve doğru, biri kötü ve çirkin bir insan’ var. İnsan iyi ve kötü yanlarının toplamıdır. Doğru insan içimizdeki iyi, güzel ve doğruyu ortaya çıkaran insanlar; doğru mekân iyi, güzel ve doğrunun ortaya çıkarıldığı ortamlar; doğru imkân iyi, güzel ve doğrunun ortaya çıkarıldığı yollar; doğru zaman ise iyi insanların, iyi mekanlarda yollarının kesiştiği en doğru vakitlerdir. Yanlış insan, yanlış mekân ve yanlış imkansa insanın içindeki kötü, çirkin ve yanlışı ortaya çıkaran insan iyi değildir, mekân güzel değildir, yollar faydalı değildir, vakit doğru bir zaman değildir. Bu insanlar, kaliteli insanlar hiç değildir. İnsanın içindeki iyi, güzel ve faydalı olma potansiyelini keşfetmesine, tetikleyerek ortaya çıkarmasına ve bir kelebek etkisi güce ulaştırarak dünyaya dalga dalga yayılmasını sağlayan insan doğru insandır, yer doğru mekandır, yollar doğru imkandır, vakit doğru zamandır; diğerleri hatalı adamlar, kötü mekânlar ve zararlı yollar, yanlış zamanlardır.
İnsanın hayatına bolluk ve bereket, iyi insanların, doğru ortamlarda imkanlar bularak yollarının kesiştiği doğru vakitlerde gelir. Bereket ki matematiğinin dört işleminin ötesindeki bu beşinci işleme akıl sır ermez. Bolluk ve berekete insan ancak doğru insanlarla, doğru hedefe, doğru yollardan en doğru vakitlerde yürüyerek ulaşılır. O vakitlerden biri, sabah güneş doğmadan bir saat öncesinde, üzerine taş gibi, tunç gibi çöken yorganın altından silkinip kalktığımız anlardır; tertemiz serin havayı yutar gibi içimize çekip kirli havayı boşalttığımız, hala nefes alıp verebildiğimiz zamanlardır.
Kaliteli insan yalnızdır, bu seçilmiş bir yalnızlıktır. Çünkü onların bakış açıları farklıdır. Bakış gerçekliğin dışa vurumudur. Mesela tasavvuf içe bakış değildir, içe alıştır; peygamber gibi yürüyen Kur’an olmaktır, üçüncü gözle bakabilmektir, kulisten oyunu seyredebilmektir. Hz. Ali (kv), “insanları tanıyan, yalnızlaşır” der. Onlar, kalabalık değildir, kendisiyledirler. Çok az insanın bulunduğu sırat-ı müstakim yolu üzere yalnızda olsa emin adımlarla yürürler. İnandığı değerleri iliklerine kadar yaşar, kök değerlere göre davranır, edep ve hayâ sahibidirler. Mesela söz, tavır ve davranışlarında ölçülüdür, sabırlıdır, minnettardır, vefalıdır… Mesela istemeyene anlatmaz, istemeyene yardım etmez, sormayana cevap vermez. Mesela dünü daima hatırlar, bugünü daima tamamlar, yarını daima planlar. Mesela geçmişin yanlışlarından kopar ve geleceğini iyi ve güzel şeylerle inşa eder. Ve kaliteli insanlar şöyle derler: “Hatamı fark edip düzettiğin için teşekkür ederim. Beni beklediğiniz için teşekkür ederim. Anlattıklarımdan aklınıza takılan bir şey var mı? Sana yardım etmek beni mutlu etti. Ve yapacağım şey hakkında bilgin olmadığı için seni hiç umursamıyorum.”
Kaliteli insan, iman varsa imkân vardır; karamsar olmak için çok sebep var, umutlu olmak için her an sonsuz sebep var, bilinciyle hareket ederler. Çünkü Rabbimiz var, O’na imanımız var, ibadetimiz var, duamız var, ailemiz var, din kardeşlerimiz var; tarihimiz var, coğrafyamız var ve hala nefes alıp verecek gücümüz, kuvvetimiz ve takatimiz var anlayışındadır. Kaliteli insan nabza göre şerbet verir, canlandırır, enerji verir, sinerji yayarlar. Kaygı, endişe ve stersi adeta bir yay gibi almasını bilirler. Her şeyin denge ve ahenk noktasını bulan adamdırlar.
Kaliteli insanlar huzur dolu ve mutludurlar. Mesela onlar ne yaşarsa yaşasınlar her şeye ‘hayır; iyi ve güzel’ tarafından bakarlar ve kendin mutlu olacak şekilde yorumlarlar. Her türlü ilişkide ‘sıfır beklenti, maksimum mutluluk’ ilkesiyle hareket ederler. Kaliteli insan ne incinir ne incitirler. Onlar yalnızca kalıcı olana bağlanır; yarın bir sırdır, olursa yaşar; dün bir hatıraydı, gülüp geçer; şu an bir hediye doya doya yaşar. Bazen anlamak kadar anlamamanın da duymak kadar duymamanın da görmek kadar görmemenin de nimet olduğu bilinciyle bir ömür geçirirler.
DEVAM EDECEK…