Kafkas Üniversitesi açılış töreni ve Tekin’in mesajlarıyla yeni dönem heyecanı. Kutlama, vizyon ve başarı odaklı içerik.
Üniversitenin Kültür Merkezi girişinde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Kafkas Üniversitesi’nin 2025-2026 akademik yılı açılış törenine katılan öğrencilerle buluştu. Filistinli öğrencilerin çiçeklerle karşılamasının ardından Tekin, müzik dinletisi ve Kafkas Halk Oyunları gösterisini izledi. Konuşmasında akademik yılın hayırlı olması temennisini paylaşırken, Dünya Gazeteciler Günü’nü kutladı ve basın emekçilerinin gününü hatırlaAdsadı.
Tekin, üniversitelerin performansını artık sadece akademik bilgi üretimi veya yayınlar üzerinden ölçmenin yetersiz kaldığını vurguladı. “Performanslar artık toplumsal fayda üretme kapasitesiyle değerlendiriliyor; üniversitenin yerleşkesi ve bulunduğu bölgeye ekonomiye, kültürel mirasa ne tür katkılar sağlıyor? Planlanan katkılar nelerdir?” ifadesiyle bu yeni bakış açısını dile getirdi.
Terörsüz Türkiye sürecine değinen Tekin, bu yolun yalnızca güvenlikle sınırlı olmadığını belirterek demokratikleşme, insan hakları ve kalkınmanın da ana hedefler arasında olduğuna dikkat çekti. Öğrencilere ve öğretim üyelerine bu konuların derinlemesine anlatılması gerektiğini söyleyerek şu analizi paylaştı: Dünyadaki iki kutuplu yapı arasında, demokrası ve adalet yanlıları ile çıkarlar veya vesayetçi anlayışa meyledenler karşıt konumundadır. Bu nedenle Türkiye’deki tartışmalar, “Terörsüz Türkiye” hedefinin bir parçası olarak okunmalıdır.
Ulus devlet biçimlerinin evrildiği süreçlere de değinen Tekin, geçmişteki çatışmaların ve darbe girişimlerinin Türkiye’nin toplumsal ve siyasal dokusunu nasıl etkilediğini hatırlattı. 1960’lardan başlayıp 27 Mayıs ve 12 Mart müdahalelerinin ardından gelen süreçlerin, demokrasiyi zayıflatıcı bir altyapı oluşturduğunu, 1990’lı yıllarda güvenlikle ilgili olayların ve kaotik ortamın artış gösterdiğini ifade etti. 1994 Gazi olayları ve sonraki yıllarda yaşanan siyasi istikrarsızlıklar, 1989-2002 arasındaki dönemde 11 hükümetin kurulmasına neden oldu.
Tekin, tüm bu geçmiş tablolarını göz önüne alarak, 3 Kasım 2002’de AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesinin Türkiye için dönüm noktası olduğunu anımsattı. “Bugün Türkiye nasıl bir ülke olarak ilerliyor?” sorusunu yeniden gündeme getirerek, genç kuşakları daha ileriye taşıyacak politikaların ve çabaların altını çizdi.