KADIN KADININ KURTU MUDUR YURDU MUDUR?
Değerli kadınlar yağmur taneleri gibidir;
özü ağlarsa gözü ağlar,
gülerse güler!
Bir de güçlü kadın olmuş kendini tamamlamış, tam anlamış, tam anlatmış değerli kadınlar vardır! Aynada kendisiyle yüzleşmiş, hamlığını tamamlamış, yaralarını sarmış; kıskanmaz, elmayı armutla kıyaslamaz, gerektiğinde doğruyu daha doğruyla kıyaslar; kendi yolunu çizer, yolundan yürür; ilham alır, ilham verir, değer katar, değerli hissettirir. Rakibi sadece kendisidir, aynı trende aynı yöne doğru kendi başına gider. Güzelliği takdir eder, başarıyı alkışlar; keyif alır, keyif verir; güçlü olanın yanında kendini güvende hisseder, zayıfın kolundan tutar birlikte yürür…
Değerli kadınlar, aklı selim, kalbi selim ve zevki selim insanlardır. Aklı selim, kalbi selim ve zevki selim insanların kendileriyle ve insanlarla olan ilişkilerini ve davranışlarını matematikte doğru çizgilerle, bu özelliklerden uzak ahmak ve aptal insanları ise eğri çizgilerle ifade edebiliriz. Düz çizgiler her zaman birbirine denk gelir ve anlamlı bir ahenk oluşturabilir. Bu akıllı insanların kendilerini ve başkalarını çok daha kolay çözümleyebilir, anlayabilir ve anlamlı ilişkiler kurabilirler. Eğri çizgiler ise ne kendi aralarında ne de başka çizgilerle örtüşebilir, denk gelebilir ve ne de anlamlı bir ahenk oluşturabilir. Bir ahmak ve bir aptal ne kendini anlayabilir ne akıllı adamları anlayabilir ne de bir başka ahmak ve aptalı anlayabilir ve anlaşabilir.
Değerli kadın, kendini kendiyle tanımlar, başkalarıyla değil; yeteneklerini kendiyle anlatır, başkalarının zaaflarıyla değil; kendini kendi varlığıyla ortaya koyar… Bir konuyu, mümkün olan en az kelimeyle en fazla etkiyle doğru, en doğru üslupla anlatırlar.
Değerli kadınlar, gerçek erkek kokusunu, gerçek erkeklerin gerçek hatun kokusunu özledikleri gibi özlerler. Onlar; çok acıktıklarında yediklerinden her yedikleri çok lezzetli olur; hak ederek yorulduklarından uyudukları yatak rahat, uykuları derin olur; kimsenin malında gözü olmadığından dünyanın en zengini olur. Onlarla bir ‘bakış’ ile başlar büyük yolculuk; biri geçmişe bakar biri de geleceğe… Bakışı farklı olan kadınlar dünyada yaşarlar, eskiler gibi; onlar dünyayı yaşayan yeniler gibi değil. Onların yanında kadınlar da erkekler de kendini değerli ve kıymetli hissederler. Onlar başkalarını konuşturur, kendileri dinler ve yeni bir şeyler öğrenir; başkalarını güldürmenin mutluluğunu içinde yaşar, huzur verirler. Aptalların ne affettiği ne unuttuğu, safların affedip unuttuğu şu dünyada akıllı kadınlar derine not ederler ve derinden affederler.
Değerli kadınların ve çiftlerin eğitim, kültürü, görgü, saygı ve sevgi seviyeleri her geçen gün yükseldikçe söz, nişan, düğün masrafları; israfları, boş zamanları, malayani davranışları aynı nispette, hatta daha hızlı azalır.
Değerli kadınlara göre aile tarhana çorbası gibidir. İçine kattıkları her şey diğerlerine güç verir, lezzet ve rayiha verir. Bir tencerede karışırlar ve bir kâsede muhabbet sofrasında buluşurlar. Ve onlara göre sağlam bir ilişkiyi evliliğe götürmek, uçağı piste yaklaştırıp düzgün indirmek, yolcuları limana güvenle bırakıp yeni yolcularla yeni bir limana intikal için pisten yeniden kalkışa hazırlamak gibidir.
Değerli kadınlar; her şeye rağmen olumlu düşünür ve her şeye hamd ederler; her şartta iyi, güzel ve doğruyu üslubunca yapar, yaşar, yazar ve konuşurlar; her zaman iyidirler, beklentisiz iyilik ederler ve iyilerle birlikte çözüm tarafında olurlar. Beraber yol olmak isteyenlerle yürürler; hızlı gidenlere, geç kalanların elinden tutarak birlikte yetişirler.
Değerli kadınları hayatına sükûnet hakimdir. Sükût ederler, sessiz kalırlar; hikayesini bilmediklerinin yanında, olumlu yahut olumsuz duygusal zamanlarda, birinin yanında kırıldığında yahut yanında biri kırıldığında sessiz kalırlar. Onlar, daima güneşi önüne ister gelsin ister gelmesin, gölgeyi arkalarına alıp, tozu dumana katarak yürürler; yoksa her işin gereğini yapmazlarsa tozu dumanı yutacaklarını iyi bilirler. Onlar ilaca ihtiyaç duymadan iyileşirler, yaşarlar, iyidirler çünkü Yaradan’dan başka şeylere bağlanmayı reddeler. Ve değerli kadınlar; ‘sevinince toprağa, üzülünce göğe bakarlar çünkü yerde tevazu, gökte ferahlık vardır’ emrine göre hareket ederler.
Değerli kadınlar; henüz alkışlayacak tüm masalara oturmadılar, henüz omuz verecek, anlayacak, değer katacak insanlarla karşılaşmadılar; henüz sevecekleri herkesle tanışmadılar… Daha yürüyecekleri yollar, gidilecek yolculuklar, bekleyen yolcular var; yaslanacakları koltuklar, yiyecekleri sofralar, oturacakları muhabbet meclisleri var… Orkestrayı yönetmek isteyen değerli kadınlar, her şeye rağmen kalabalığa sırtını dönüyorlar. Her şey sırasıyla, her şey zamanla, biraz daha sabır, biraz daha sebat… Su akıyor, su aka aka yolunu buluyor…
Değerli kadınlar, değerli adamlar gibidirler.
DEVAM EDİYOR…