Kademeli vize geleneğini inceleyen Türkiye’den başvuranlar için yol gösterici uygulama kararlarının analizi ve pratik yönler

Vize başvuruları son zamanlarda Türkiye ile Avrupa Birliği arasında sıkça gündeme gelen konular arasında yer alıyor. Schengen vizesi için randevu almak, gerekli belgeleri toplamak ve başvuru ücretlerini karşılamak, nihayetinde onay sürecinde uzun bekleyişlere yol açabiliyor. 15 Temmuz 2025 itibarıyla Avrupa Birliği, Türk vatandaşlarına yönelik süreçlerde kademeli kural adını taşıyan daha esnek bir yaklaşımı uygulamaya koyacağını duyurdu. Bu değişiklik, başvuru süreçlerinde bazı iyileştirmeler yapılması yönünde resmi açıklamalarla destekleniyor.
T.C. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı da 18 Temmuz’da yapılan resmi açıklamada, “AB Komisyonu’nun vatandaşlarımız için Schengen vizelerinde öngördüğü iyileştirmeler kapsamında 15 Temmuz 2025 tarihli Uygulama Kararı’nı memnuniyetle karşılıyoruz” ifadelerini paylaşarak, kurumların ve AB Komisyonu’nun işbirliğiyle süreci daha verimli hâle getirmeye çalıştıklarını belirtti. Ancak bu yenilikler ret ihtimalini tamamen ortadan kaldırmıyor; bazı kararlar hâlâ keyfi olarak teknolojik veya uygulama kararlarına bağlı olarak değişebiliyor.
Peki şimdi ne yapmak gerek? Öncelikle reddedilme durumunun kapıyı tamamen kapamadığını söylemek doğru olur. Özellikle belgelerin tam olması ve göç riskinin bulunmaması gibi unsurlar, başvurunun olumlu sonuçlanması için önemli ipuçları sağlar. Fransa’da yaşayan kardeşlerini ziyaret etmek isteyen bir anne-kız örneğinde, Strasbourg’daki bir davada Vize Alt Direktörlüğü’nün reddi iptal edildi. Dosyada gidiş-dönüş uçak bileti, kişi başı yüksek teminatlı sağlık sigortası ve davetiye olarak bilinen Attestation d’accueil belgesi de mevcuttu. Ayrıca davet eden kişinin maddi güce sahip olduğunun da kanıtlandığı kaydedildi.
İtiraz süreçlerinin nasıl ilerlediğine dair VFS Global ile iletişime geçildiğinde, ret evrakında görünen Fransa adresinin kullanılarak itiraz dilekçesinin belirtilen süre içinde kargo ya da posta yoluyla ulaştırılması gerektiği bilgisi paylaşıldı. Çoğu durumda itiraz dilekçelerinin yazılı olarak ve gerçekçi bir plan çerçevesinde sunulması daha etkili sonuçlar doğuruyor.
GERÇEKÇİ Seyahat Planının Önemi Danışmanlar, başvuru sahiplerinin profillerinin ve seyahat planlarının gerçekçi olması gerektiğini vurguluyor. Örneğin, konaklama bedellerinin ve planlanan harcamaların mevcut gelir düzeyiyle uyumlu olması, sponsorların mali durumunun seyahati karşılayabilir nitelikte olması kritik. İlk vize için uzun ve karışık rotalar yerine kısa süreli ve gerçekçi hedefler daha iyi sonuç veriyor. Ayrıca cascade kurallarının uygulanmasında başvuru sahibinin Fransa’da kısa bir konaklama ile başlayıp sonrasında belirlenen süreyi aşacak bir plan sunmaması gerektiği ifade ediliyor.
İtiraz ve dava süreçlerinin planlanan seyahatlere etkisini en aza indirmek adına, başvurular için en erken uygun başvuru gününü seçmek önemlidir. Özellikle maddi güç, zaman ve sabır gerektiren bu süreçler, başvuru sahibinin planlarını da fazlasıyla etkileyebiliyor.
Mali güç ve sabır gerektirir vurgusu, farklı ülkelerin değişken değerlendirme yaklaşımları nedeniyle de geçerliliğini koruyor. Dava sürecinde maddi destek ve davet edenin işgücü gücü gibi unsurlar, olumlu sonuç ihtimalini artırabiliyor. Ancak süreçler uzun sürebilir ve seyahat planlarının ertelenmesi gerekebilir. Bu nedenle motivasyon mektubu ve seyahat planlarının ayrıntılı ve ikna edici şekilde hazırlanması büyük önem taşır. Bazı ülkeler için, konaklama ve harcamaların yüksek maliyetleri nedeniyle ilk başvurunun özellikle Avrupa’nın bazı ülkelerinde zorlayıcı olabileceği not edilmelidir. Bu doğrultuda Slovenya, Slovakya, Macaristan ve Portekiz gibi ülkelerde de seyahat gerekçelerinin inandırıcı bulunması kritik bir rol oynamaktadır.