Kabızlıkta lif, probiyotikler ve doğal çözümlerle bilimsel rehber: yeni yaklaşım, etkili çözümler için güvenilir kaynak.

Uzun süreli kabızlığın yalnızca bir bağırsak sorunu olmadığı, beslenme alışkanlıkları, stres düzeyi, su tüketimi ve hareketliliğin birlikte etkilediği bir tablo olduğuna dair önemli noktalar bulunmaktadır. Uzmanlar, yeni bir rehberin 75 randomize kontrollü çalışma üzerinden 59 somut öneri sunduğunu ifade ediyor. Bu öneriler, hangi besinlerin, hangi dozda ve nasıl etkili olduğuna dair net ipuçları içeriyor.
Psillyum lifinin dışkı sıklığı ve kıvamı üzerinde belirgin etkisi gösteren bulgular, lif türleri ve uygulanabilir formüller konusunda net bir çerçeve sunuyor. Rehber, psyllium takviyelerinin kabızlık tedavisinde en etkili lif formu olarak öne çıktığını belirtiyor. Ayrıca Bifidobacterium lactis ve Lactobacillus casei Shirota suşlarını içeren probiyotiklerin bağırsak hareketlerini düzenlediği ifade ediliyor. Magnezyum oksit takviyeleri, bağırsak geçiş süresini kısaltırken, kivi, kuru erik ve çavdar ekmeği gibi bazı doğal gıdaların semptomlarda belirgin rahatlama sağladığı belirtildi. Mineralli suların magnezyum açısından zengin olmaları da dışkı yumuşaklığını artıran bir etken olarak görülüyor. Ancak rehber, yüksek lifli diyetler gibi genel beslenme modelleri için kanıtın hâlâ sınırlı olduğuna işaret ediyor.
Türkiye bağlamında en ciddi sorunlardan biri hareket eksikliği ve yeterli lifin alınamaması olarak vurgulanıyor. Uzmanlar, günlük lif ihtiyacının yaklaşık 25–30 gram olduğunu, ancak toplumun çoğunluğunun bu miktarın yarısını bile karşılayabildiğini belirtiyor. Sebze, meyve ve tam tahıl tüketiminin azalması ile işlenmiş ürünlere yönelim bağırsak sağlığını olumsuz etkiliyor. Bu nedenle bağırsak sağlığının diyet ve yaşam tarzı ile yakından ilişkili olduğu ifade ediliyor.
Kuru erik, kivi ve probiyotikler günlük rutine dahil edilmeli mesajı, pratik önerileri içeriyor. Düzenli kuru erik ve kivi tüketimi doğal lif alımını desteklerken, uygun probiyotik suşlarının kullanımı da bilimsel temele dayanıyor. Kabızlığın yalnızca beslenmeyle sınırlı olmayan, yaşam tarzına bağlı bir durum olduğuna dikkat çekiliyor: yeterli sıvı alımı, düzenli fiziksel aktivite ve stres yönetimi olmadan hiçbir besinin tek başına mucizevi bir sonuç yaratamayacağı vurgulanıyor.
Rehber diyetisyenler için yol gösterici bir kaynak olarak öne çıkıyor. BDA’nın hazırladığı bu rehber, kronik kabızlığın yönetimine ilişkin ilk kapsamlı ve kanıta dayalı kaynak olarak nitelendiriliyor. Hekim ve diyetisyenlerin artık deneysel değil, kanıta dayalı önerilerde bulunmasının yolu açılıyor. Türkiye’de benzer bir rehberin hazırlanması gerektiği de ifade ediliyor. Kronik kabızlık, sadece bir rahatsızlık değil, genel sağlık göstergesi olarak görülüyor; bağırsak sağlığı bozulduğunda bağışıklık sistemi ve ruh hali gibi alanlar da etkilenebiliyor. Bu nedenle kabızlıkla mücadele, sağlıklı yaşamın temel unsurlarından biri olarak vurgulanıyor.