Jeotermal enerjide Türkiye’nin stratejik adımları ve gelecek vizyonu hakkında detaylar, sürdürülebilirlik ve enerji bağımsızlığı için önemli bilgiler içerir.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, Uluslararası Jeotermal Yatırım Zirvesi kapsamında yaptığı konuşmada, enerji politikalarımızda jeotermalin stratejik önemine vurgu yaptı. Yılmaz, “Türkiye, halen cari açık veren bir ülke ve bu açığın büyük bir bölümünün enerjiden kaynaklandığını göz önüne alırsak, yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesine olan ihtiyacımızın ne kadar hayati olduğunu anlamış oluruz” dedi.
İç Anadolu bölgesinde gerçekleştirilen zirvede, jeotermal enerjinin sürdürülebilir kalkınmadaki rolü ve potansiyeli detaylı bir şekilde tartışıldı. Yılmaz, şunları ekledi: “Jeotermal enerji ve kaynakların etkin kullanımı, sadece enerji arz güvenliğimizi sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda ekonomik büyümemizi destekleyecek önemli bir alan. Bu bağlamda, yeşil dönüşüm hedeflerimizi gerçekleştirmekte jeotermal enerjinin kilit rolü mevcut.”
Yılmaz, sürdürülebilir büyüme ve enerji maliyetlerinin düşürülmesi adına yapılan çalışmalar hakkında şunları söyledi: “Yeşil ekonomi ve enerji dönüşüm projeleri, hem makroekonomik istikrarımıza katkı sağlamakta hem de özel sektörün rekabet gücünü artırmaktadır. Avrupa Birliği’nin karbon düzenlemeleri ve emisyon ticaret sistemi ile uyum sürecimizde, bizler de bu yeniliklere öncülük ediyoruz.”
Gelecek yıl Avrupa’da uygulanmaya başlanacak emisyon vergileri konusunda uyarıda bulunan Yılmaz, “Türkiye’de emisyon ticaret sistemi kurarak, bu vergilerin ülkemizde kalmasını ve sektörlerimize geri dönüşüm fondları aracılığıyla destek olunmasını hedefliyoruz” diyerek, bu stratejinin ekonomik ve çevresel faydalarını vurguladı.
2024 itibarıyla dünya genelinde jeotermal enerji kurulu gücünün yaklaşık 17 bin megavat seviyesine ulaştığını söyleyen Yılmaz, Uluslararası Enerji Ajansı projeksiyonlarına göre, önümüzdeki 25 yıl içinde jeotermal enerjinin küresel yenilenebilir enerji içindeki payının %0,5 seviyesinden %3 ila %5 aralığına çıkmasının beklendiğini belirtti. Bu artışla birlikte, enerji sektöründeki dönüşümde jeotermalin rolü önemli ölçüde büyüyecek.
Yılmaz, jeotermalin sadece elektrik üretiminde değil, aynı zamanda turizm, sağlık, tarım ve madencilik gibi birçok sektörde kullanılabildiğine dikkat çekti. “Değişen derecelerdeki jeotermal suyun, bütüncül ve sürdürülebilir bir bakış açısıyla çeşitli alanlarda değerlendirilmesi, ekonomimize katma değer sağlayacaktır” dedi.
Geceleri ve dört mevsim boyunca kullanılabilen yenilenebilir bir kaynak olan jeotermal enerji, enerji arz güvenliğimizi artırırken, çevre dostu ve ekonomik açıdan da avantajlar sunmaktadır.
Yılmaz, Nevşehir’in jeotermal kullanım alanında Türkiye’ye örnek teşkil eden bir model olduğunu belirtti. “Jeotermal kaynaklar sayesinde, yaklaşık 160 bin konut ısıtılmakta ve 10 bin dekarlık sera alanı jeotermal enerji ile ısıtılmaktadır. Nevşehir’de sürdürülebilir ve bütünsel bir yaklaşım benimsenmiş, enerji, turizm ve tarım sektörleri bu kaynaklardan entegre bir şekilde yararlanıyor” diye ekledi.
İlin termal turizm potansiyelinin büyük bir pazara dönüşeceğine işaret eden Yılmaz, “Gelecek yıllarda termal turizm pazarının 100 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Türkiye’nin bu alandaki payını artırmak ve katma değeri yükseltmek için yeni stratejiler geliştirmeliyiz” dedi.
Son olarak, sağlık ve turizm sektörlerindeki gelişmelerin, jeotermal kaynakların sürdürülebilir kullanımıyla güçleneceğine vurgu yapan Yılmaz, Türkiye’nin turizm gelirlerini ve cari açığın azaltılmasına katkı sağlayacak bu alanlarda ilerlemeyi sürdüreceğimizi belirtti.