İzmir Kültür Yolu Festivali: kentin sanata dönüşen enerjisi ve mirasıyla renklenen huzurlu bir deneyim.

İzmir, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış; denizin ve canlı yaşamın ruhunu taşıyan bir şehir olarak bu yıl da Kültür Yolu Festivali’nin büyüsünü kente taşıyor. Üçüncü kez Türkiye Kültür Yolu Festivali’ni ağırlayan İzmir, geçmişten gelen izleri güncel sanatın canlı renkleriyle bir araya getirerek sokaklardan meydanlara dek genişleyen bir sanat şöleni sunuyor.
Festivalin açılışı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı’nın katılımıyla İzmir Kültür Sanat Fabrikası’nda gerçekleşti. Törene, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, Türkiye Kültür Yolu Festivali Genel Direktörü Selim Terzi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Ömer Faruk Belviranlı ile çok sayıda protokol üyesi ile sanatseverler katıldı. “HOŞGÖRÜNÜN VE MEDENİYETLERİN BULUŞMA NOKTASI” sözleriyle vurgulanan mesaj, İzmir’in hoşgörü, dayanışma ve çok sesliliğin simgesi olduğunun altını çizdi; 8500 yıllık geçmişiyle kentin, Anadolu’nun en eski yerleşimlerinden biri olduğuna vurgu yapıldı. İzmir’in köklü mirasından ilhamla festivalin temelleri atıldı.
KÜLTÜR VE SANATIN YENİ MERKEZİ: İZMİR KÜLTÜR SANAT FABRİKASI konumunda olan bu mekân, restorasyon süreciyle yeniden hayat buldu ve kentin yeni merkezindeki rolünü güçlendirdi. 140 yıllık geçmişe sahip Alsancak Tekel Fabrikası, kültür ve sanata dair vizyonu yansıtan bir yapı olarak kente yeni bir işlev kazandırdı. Buradaki çalışmalar, endüstriyel mirası çağdaş sanat ve kültür üretimiyle buluşturarak İzmir’in sanat yaşamına yön veren bir çekim noktası haline geldi.
İZMİR’İN KÜLTÜR YAŞAMINDA YENİ BİR DÖNEM başlığıyla yürütülen konuşmada, fabrikanın tüm yaştan bireylere yönelik bir buluşma alanı olduğu vurgulandı. Restorasyon sonrası İzmir Kültür Sanat Fabrikası, 2024 yılında 530 etkinlikte 655 binden fazla sanatseveri ağırlamış; 2025 için de önceki yılın sayılarının yaklaşılacağı öngörüleri paylaşıldı. Bu veriler, kent belleğini zenginleştiren bu girişimin ne kadar isabetli ve vizyoner olduğunun göstergesi olarak değerlendirildi.
ALSANCAK GARI’NDA ZAMANI AŞAN BİR SANAT YOLCULUĞU başlığı altında tortulu hafızalarla modern sanatın buluştuğu duraklar ziyaret edildi. Peron 1’deki Toulouse-Lautrec: Belle Époque ve Bohemya sergisi, 19. yüzyıl Paris’inin özgürlük ve renkli yaşamını İzmir’e taşıyarak izleyicileri zaman yolculuğuna çıkardı. Garın Eski Gişeleri’nde yer alan Şehrin Gerçek Yüzleri ile Tak Takıştır Yap Yakıştır sergileri de kentin bugünü ile geçmişini sanat üzerinden bir araya getirdi. Ayrıca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde Hâlâ Yaşıyorum: Çağdaş Filistin Sanatından Bir Seçki ve Filistin Benim Vatanım gibi sergiler, bölgenin sanatsal ve tarihsel zenginliğini vurguladı.
EGE’NİN İNCİSİ İZMİR’DE SANATLA DOLU 9 GÜN başlığıyla festival, 25 Ekim’de başlayarak kenti dokuz gün boyunca kültür ve sanatla sarmalıyor. Tarihi mekânlardan sahil şeridine, meydanlardan müzelere kadar uzanan plan, konserler, sergiler, tiyatrolar, söyleşiler ve çocuk atölyelerini kapsıyor; her yaştan ziyaretçiye ilham verici deneyimler sunmayı hedefliyor.