İşte kiracı ve ev sahibi arasındaki tahliye uyuşmazlıklarına dair detaylı analiz, yasal haklar ve çözüm yolları hakkında bilgi edinin.
Son zamanlarda ev sahipleri ile kiracılar arasında yaşanan anlaşmazlıklar, özellikle kamuoyunun gündeminde önemli yer tutmaya devam ediyor. Bu kapsamda, Tekirdağ’da gerçekleşen ve geniş yankı uyandıran bir olay, kira ilişkilerinde yeni tartışmalara kapı araladı.
Bir ev sahibi, 2022 yılı içerisinde aylık 1300 TL karşılığında evini kiraya verdi. Kiracı ise, söz konusu evde ikamet etmeye başladıktan sonra, 02 Ağustos 2022 tarihinde kendi isteğiyle imzaladığı bir tahliye taahhütnamesiyle, 15 Temmuz 2023 tarihine kadar evi boşaltmayı taahhüt etti. Ancak, tahliye tarihine rağmen kiracı, belirtilen sürede evi tahliye etmedi ve bu durum ev sahibi tarafından mahkemeye taşındı.
İcra takibi sürecinde, kiracı tahliye taahhütnamesine itiraz ederek, bu taahhüdün geçersiz olduğunu ileri sürdü. En önemli gerekçe ise, eşin rızası olmadan verilmiş olmasıydı. Mahkeme sürecinde, ilgili evlilik cüzdanı fotokopisi dosyaya sunuldu ve kiracının evlenmiş olduğu tarih, tahliye taahhüdü imzalandıktan sonra gerçekleşmiş olduğu tespit edildi.
Yargılama aşamasında, mahkeme, kiracının imzasının kendisine ait olduğunu, tahliye taahhüdü alınırken zorla imza attırıldığı veya sonradan iradesi dışında doldurulduğu yönündeki iddiaları yetersiz buldu. Ayrıca, eşin rızasının bulunmaması sebebiyle taahhüdün geçersiz olacağı yönündeki argümanlar da dikkate alınmadı. Mahkeme, tahliye taahhütnamesinin düzenlenme tarihi ile kiracının evlenmiş olduğu tarih arasındaki zaman dilimini göz önüne alarak, evliliğin tahliye taahhüdü sonrası gerçekleştiği sonucuna vardı.
Bunun sonucunda, mahkeme, ev sahibi lehine karar vererek, taşınmazın tahliyesine hükmetti. Bu karar, özellikle evli çiftlerin tahliye taahhütnamesi verirken eşlerinin rızasını almasının zorunlu olduğu genel ilkesiyle de uyum sağladı.
Evlilik halinde olan çiftler, bir tahliye taahhütnamesi verdikleri zaman, bu belge üzerinde eşlerinin de rızasının bulunması gerekir. Konutun aile konutu olarak kabul edilmesi ve boşanma veya ayrılık gibi durumlarda, eşlerin rızası olmadan tahliye işleminin gerçekleştirilemeyeceği yasal bir zorunluluktur.
Bu davada, kiracı, “Eşimin rızası yok, imzası bulunmamaktadır. Dolayısıyla, tahliye taahhütnamesi geçersizdir. Ayrıca, imzanın kendisine ait olmadığı ve söz konusu taahhütnamenin kira sözleşmesiyle aynı gün düzenlendiği iddialarını öne sürdü.” şeklinde beyanlarda bulundu. Ancak, mahkeme, sunulan evlilik cüzdanı fotokopisi ile birlikte, kiracının tahliye taahhütnamesini imzaladıktan sonra evlendiğini tespit etti. Bu durumda, evlilik nedeniyle eşin rızasının aranması zorunluluğu ortadan kalktı ve tahliye taahhütnamesinin geçerliliğine karar verildi.