İstanbul’da yaşayan Özçiçek’in 2000+ oyuncak araba koleksiyonu, aile bağları ve uluslararası fuar anılarıyla dolu ilgi çekici bir keşif hikayesi.
İstanbul’da yaşayan Özçiçek, 12 yaşından beri biriktirdiği özel seri, tasarım ve imzalı arabalarla binlerce parça oluşturan bir koleksiyoncu. Şehir şehir, ülke ülke gezerek topladığı parçaları kendi işlettiği oyuncakçıda sergiliyor; çocukluk tutkusunu AA muhabirine anlattı.
Araba sevgisi, küçükken hediye edilen bir oyuncak arabayla başladı. Erişkinliğe uzanan bu yolculukta, hediye edilen arabanın rengi, modeli ve görüntüsü ona ilham verdi. İlk olarak arabayı özenle sakladı, ardından yanına başka bir araba ekledi; yapboz kutusundan bölmeli bir kutu yaparak koleksiyonuna evrensel bir düzen kazandırdı.
Annelerinin destekleri bu serüvene yön veren temel motivasyonlardan biri oldu. Özçiçek, “Bir hafta namaz kılarsan beşli paket alabilirsin” diyerek onu hem namaza hem de oyuncak arabalara teşvik eden annesiyle koleksiyonunun şekillendiğini paylaşıyor. Bir bayram sabahı ise 48’li bir araba için plastik kutu alması, kavramın başlangıcını oluşturdu.
Gün geçtikçe koleksiyonunun değeri arttı; yurt dışındaki fuarlardan sıkça yeni modeller edinirken Türkiye’den de birçok araba kazandı. Ailesinin adlarının yazıldığı özel tasarım arabalar, ona koleksiyonun en değerli parçaları olarak geri dönüyor. “Custom” olarak attıkları imzalı parçalar, şu anda maddi değer olarak 2–4 bin dolar aralıklarında olsa da Özçiçek için en değerli olarak aile içeren tasarımlar kalıyor.
Koleksiyonunde Ayrım Yok, Dostluk Var dediği üzere, Türkiye’den dünyaya uzanan koleksiyoncularla sınıfsal fark gözetmeksizin sohbet ediyor; takım, din ve memleket farklılıklarını bir kenara koyarak arkadaşlıklar kuruyor. 81 il ve ülke dışındaki buluşmalar, onun için birer sohbet ve paylaşım alanı.
Arabaların üretim sayısının sınırlı olması ve limit numaralarının koleksiyoncular için taşıdığı önemi de vurguluyor. Özçiçek, imzalı çalışmalar konusunda özellikle tutkulu; fuarlarda tasarımcılarla kurduğu diyaloglar, onun için özel kutular ve eskizlerle dolu anılar olarak öne çıkıyor. Örneğin bir fuarda karşılaştığı tasarımcının kutusunu imzalı olarak elde etmesi, kutunun üzerinde o dönemin eskizinin bulunması onun için paha biçilemez bir hatıra.
Endonezya, Malezya, Brezilya, Portekiz, Japonya, Hong Kong ve ABD gibi pek çok ülkedeki fuarlarda yeni modeller ediniyoruz tartışanı bir koleksiyon sahibi olarak katkıda bulunuyor. Özçiçek için en değerli parçalar, ailesine dair olan tasarımlar ve imzalı plakaların bulunduğu özel kalıntılar.
Son olarak, “İmzalı plakası olan araba” gibi özel parçaların koleksiyonunda ayrı bir yerine sahip olduğunu anlatıyor: “Dünyada tek bir plakaya sahip model var; bu plakayı satın aldım ve Türkiye’ye getirdim.” İçindeki maddi değer ne kadar yükselse de, manevi değerler onun için her zaman ön planda kalıyor; 48 limitli R34 olarak bilinen en nadir parça ise koleksiyonun en değerlisi olarak saklanıyor.