İsrail’in son saldırısı, Katar zirvesi ve bölgesel gelişmeler: Uzun vadeli barış umutları irdeleniyor, bölgeyi etkileyen dinamikler analiz ediliyor.
Bugün yapılan görüşmede Katar’a karşı sürdürülmekte olan baskı ve güvenliğe yönelik tehditler, uluslararası toplumun dikkatine sunuldu. Şehit edilen Filistinli ve Katarlı kardeşlerimizin hatırasına saygı duruşunda bulunurken, Allah’tan acil şifa dileyerek ülke birlik ve direncinin güçlenmesi gerektiğini vurguladım. SON SALDIRI, İSRAİL’İN HAYDUTLUĞUNU ARTIK FARKLI BİR BOYUTA TAŞIMIŞTIR ifadesiyle, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de süregelen trajedinin kaynağına işaret ettik ve bu durumun bölgesel güvenliği nasıl tehdit ettiğini ele aldık.
İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Ligi’nin olağanüstü zirveleri, İsrail’in artan saldırganlığını bölgenin karşı karşıya olduğu acil bir sorun olarak dünyaya ilan etmek amacıyla toplandı. Bu süreçte terörün ve kaosun beslendiği bir zihniyetin, uluslararası istikrar üzerinde oluşturduğu zararlar üzerinde duruldu. İsrail’in Gaza’dan sonra Lübnan, Yemen, İran ve Suriye yönünde attığı adımlar, bölgesel güvenlik için yeni tehditler doğurdu. Tunus açıklarındaki sivillere yönelik tehditler ve sivil gemilere yönelik saldırılar da bu sürecin bir parçası olarak değerlendirildi. KARŞIMIZDA KANDAN BESLENEN BİR TERÖR ZİHNİYETİ VAR ifadesiyle mevcut tehditin niteliğine vurgu yapıldı ve bu tehdidin hiç bir şekilde meşru görülemeyeceği bir kez daha ifade edildi.
Bugün yapılan toplantılarda Katar’a olan destek ve dayanışmanın, İslam dünyasının ortak duruşunu yansıttığı belirtildi. Verilecek kararların bu dayanışmayı yazılı olarak pekiştirmesi ve bölgesel istikrarın korunmasına katkı sağlayacak adımları birlikte atma yönünde olduğumuz vurgulandı. Emir Temim’in dirayetli yönetimi altında Katar’ın sakin ve kararlı tutumu takdirle karşılandı. Türkiye olarak, yakın müttefik olarak Katar’a olan desteğimiz devam edecek ve bu kararlılık tekrarlandı: Netanyahu’nun temel amacı, Filistin’deki şiddeti sürdürmek ve bölgeyi istikrarsızlaştırmaya dönük politikalarını sürdürmektir. Bu yaklaşım, bölgedeki çatışmayı derinleştirmek ve uluslararası düzeni zor durumda bırakmak üzerinedir.
Birleşmiş Milletler kuralları ile uluslararası hukuka aykırı hareket eden güçlerin karşısında duran bir tutum benimsenmesi gerektiği yönündeki vurgu, dayanışmanın gücünü bir kez daha ortaya koydu. Böylece, bu zihniyetin yıkıcı etkileri karşısında uluslararası sistemin işleyişine olan güvenin korunması büyük önem taşıdı.