İsmail Saymaz ve Can Kakışım’ın CHP Kurultayıyla ilgili iddia ve tanıklıklarını detaylıca keşfedin. Güncel ve tarafsız bilgiler burada.
İsmail Saymaz, ikametinde alınan ifadesinde kendisinin 25 yıllık deneyimli bir gazeteci olduğunu, 15 kitaba sahip olduğunu ve halen Halk TV’de yazar ve yorumcu olarak aktif görev yaptığını dile getirdi. Kurultay sürecinde ortaya atılan usulsüzlük ve seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik iddiaların, kurultaydan önce herhangi bir şekilde gündeme getirilmediğine vurgu yaptı.
Saymaz, “Kurultay öncesi ve sonrası hiçbir yakınımın ya da kendimin CHP’li belediyelerde işe yerleştirilmiş bir durumunun olmadığını” belirtti. Ayrıca, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nda gerçekleşen usulsüzlük iddialarına ilişkin tanık beyanlarını kesin bir dille reddetti ve tüm bu suçlamaların iftira olduğunu savundu. Tanıkların, çeşitli siyasi çevreler tarafından menfaat karşılığı konuşturulduğunu iddia etti.
Kurultay günü, Sözcü TV’de canlı yayında bulunduğu sırada, aynı anda yayında olan gazeteci Altan Sancar’a Kılıçdaroğlu’nun çekildiğine dair bir mesajın geldiğini ve bu bilgiyi yayında aktardığını anlattı. Ayrıca, kurultay sırasında Bülent Kuşoğlu’nu arayarak, Kılıçdaroğlu’nun oylamaya katılabileceğini ve duruma ilişkin bilgileri canlı yayında paylaştığını dile getirdi.
Kurultay sonrası dolaşıma giren görüntülerde, Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda adaylık konusunda tereddüt ettiği ve çevresindekilerin ikna çabaları görülebiliyordu. Saymaz, gazetecilik görevini yaparken toplumun doğru bilgilendirilmesi adına bu gelişmeleri aktardığını ifade etti.
Saymaz, soruşturmanın temel dayanağının, Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu lehine hareket ederek menfaat temin ettiği ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan indirilmesine yönelik suçlamalar olduğunu belirtti. Kendisinin böyle bir menfaat ilişkisiyle hareket etmediğine ve hatta Kılıçdaroğlu’nun kendisini ev hapsinde ziyaret ettiği dönemde bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını vurguladı. Ayrıca, “Eğer gerçekten böyle bir menfaat ilişkisi olsaydı, Kılıçdaroğlu’nun buna inanması gerekirdi” diyerek, suçlamaları kesinlikle reddetti ve hakkında “kovuşturmaya yer olmadığı” kararının verilmesini talep etti.
Can Kakışım, 2015 yılından beri CHP üyesi olduğunu, siyaset bilimi alanında akademik çalışmalar yaptığını ve çeşitli televizyon programlarına katıldığını belirtti. Ankara’daki 38. Kurultay sırasında parti temsilcilerine yönelik herhangi bir menfaat sağlama veya usulsüzlük iddialarını bilmediğini ifade etti.
Tanık beyanlarında yer alan, “Televizyonlarda yorumculuk yapan birçok araştırma şirketi sahibi olan Kakışım gibi kişilerin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve CHP Genel Merkezi üzerinden ciddi ödenekler aldığı ve bu ödenekler karşılığında kurultay sürecini yönlendirmeye çalıştığı” yönündeki iddiaları kesinlikle reddetti. Kakışım, “Ne İstanbul Medya AŞ’den ne de CHP Genel Merkezi’nden herhangi bir mali destek almadım. Ayrıca, kurultay sürecine ilişkin herhangi bir finansal katkım veya çıkarım söz konusu değildir” dedi.
Hakkında suç isnadı bulunmadığını, yalnızca televizyon yorumları ve fikir beyanlarıyla ilgisi olduğunu ve bu nedenle kovuşturmaya yer olmadığı kararının verilmesini talep etti. Ayrıca, “İlim ve fikir özgürlüğü kapsamında yaptığım yorumların, herhangi bir suç teşkil etmediği aşikardır” ifadelerini kullandı.
İsmail Saymaz, ikametinde alınan ifadesinde kendisinin 25 yıllık deneyimli bir gazeteci olduğunu, 15 kitaba sahip olduğunu ve halen Halk TV’de yazar ve yorumcu olarak aktif görev yaptığını dile getirdi. Kurultay sürecinde ortaya atılan usulsüzlük ve seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik iddiaların, kurultaydan önce herhangi bir şekilde gündeme getirilmediğine vurgu yaptı.
Saymaz, “Kurultay öncesi ve sonrası hiçbir yakınımın ya da kendimin CHP’li belediyelerde işe yerleştirilmiş bir durumunun olmadığını” belirtti. Ayrıca, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nda gerçekleşen usulsüzlük iddialarına ilişkin tanık beyanlarını kesin bir dille reddetti ve tüm bu suçlamaların iftira olduğunu savundu. Tanıkların, çeşitli siyasi çevreler tarafından menfaat karşılığı konuşturulduğunu iddia etti.
Kurultay günü, Sözcü TV’de canlı yayında bulunduğu sırada, aynı anda yayında olan gazeteci Altan Sancar’a Kılıçdaroğlu’nun çekildiğine dair bir mesajın geldiğini ve bu bilgiyi yayında aktardığını anlattı. Ayrıca, kurultay sırasında Bülent Kuşoğlu’nu arayarak, Kılıçdaroğlu’nun oylamaya katılabileceğini ve duruma ilişkin bilgileri canlı yayında paylaştığını dile getirdi.
Kurultay sonrası dolaşıma giren görüntülerde, Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda adaylık konusunda tereddüt ettiği ve çevresindekilerin ikna çabaları görülebiliyordu. Saymaz, gazetecilik görevini yaparken toplumun doğru bilgilendirilmesi adına bu gelişmeleri aktardığını ifade etti.
Saymaz, soruşturmanın temel dayanağının, Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu lehine hareket ederek menfaat temin ettiği ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan indirilmesine yönelik suçlamalar olduğunu belirtti. Kendisinin böyle bir menfaat ilişkisiyle hareket etmediğine ve hatta Kılıçdaroğlu’nun kendisini ev hapsinde ziyaret ettiği dönemde bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını vurguladı. Ayrıca, “Eğer gerçekten böyle bir menfaat ilişkisi olsaydı, Kılıçdaroğlu’nun buna inanması gerekirdi” diyerek, suçlamaları kesinlikle reddetti ve hakkında “kovuşturmaya yer olmadığı” kararının verilmesini talep etti.
Can Kakışım, 2015 yılından beri CHP üyesi olduğunu, siyaset bilimi alanında akademik çalışmalar yaptığını ve çeşitli televizyon programlarına katıldığını belirtti. Ankara’daki 38. Kurultay sırasında parti temsilcilerine yönelik herhangi bir menfaat sağlama veya usulsüzlük iddialarını bilmediğini ifade etti.
Tanık beyanlarında yer alan, “Televizyonlarda yorumculuk yapan birçok araştırma şirketi sahibi olan Kakışım gibi kişilerin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve CHP Genel Merkezi üzerinden ciddi ödenekler aldığı ve bu ödenekler karşılığında kurultay sürecini yönlendirmeye çalıştığı” yönündeki iddiaları kesinlikle reddetti. Kakışım, “Ne İstanbul Medya AŞ’den ne de CHP Genel Merkezi’nden herhangi bir mali destek almadım. Ayrıca, kurultay sürecine ilişkin herhangi bir finansal katkım veya çıkarım söz konusu değildir” dedi.
Hakkında suç isnadı bulunmadığını, yalnızca televizyon yorumları ve fikir beyanlarıyla ilgisi olduğunu ve bu nedenle kovuşturmaya yer olmadığı kararının verilmesini talep etti. Ayrıca, “İlim ve fikir özgürlüğü kapsamında yaptığım yorumların, herhangi bir suç teşkil etmediği aşikardır” ifadelerini kullandı.