DOLAR
38,1534
EURO
43,5286
ALTIN
4.082,62
BIST
9.396,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Malatya
Az Bulutlu
24°C
Malatya
24°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
25°C
Cumartesi Çok Bulutlu
25°C
Pazar Parçalı Bulutlu
24°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
26°C

İNSAN, EKRAN VE İMZA; NE ALAKA? -1

08.04.2025 20:10 | Son Güncellenme: 09.04.2025 19:42
72
A+
A-

 

İNSAN, EKRAN VE İMZA; NE ALAKA?

 

Tekrarlana tekrarlatıla, gösterile görüle,

söylene dinlene her şeye alıştırıldık, biz de alıştık;

her şey normalleştirildi, biz de normalleştik.

Biz istemeseydik alışır mıydık?

Zorlanırdık ama asla.

 

Normal insan; normal anne baba, karı koca, evlat, akraba; normal öğrenci, öğretmen, veli, yönetici, eğitim, okul; vatandaş, yönetim, denetim; helal haram, ayıp günah… bitmiş. Herkesin eline dijital bir ekran verilmiş, tüfek icat olmuş mertlik bozulmuş; her şeyin şirazesi kaymış ve doğallığı bozulmuş! Dünün normalleri bugün anormal, bugünün normalleri yarın ne olur belli değil; gelen iyi mi kötü mü o da belli değil, dün iyi miydi kötü müydü o da kesin değil. Şimdi öyle yaşıyoruz işte cinsinden bir şey…

Dün sınırlı bir alanı görüyorduk şimdi her şeyi görüyoruz ve her şey vakayı adiye mukabilinden bir şey! Dünün ayıbı bugün ayıp değil, bugünün normali yarın ne olur belli değil. Sanal dünya ile sınır, ayıp, haram, helal, mahrem bitti; evlerin içi ‘biri bizi gözetliyor’ evine dönmüş sanki ya biz gözetliyoruz ya bizi gözetliyorlar. Eskiden bir insanın sınırlı olsa da sahilde, denizde, havuzda bir kısım yerini görüyordunuz şimdi her yerini her yerde görebiliyorsunuz, her şey ekranımızda. Küfrü sınırlı da olsa kavgada, belki kahvede çoğunlukla erkeklerde görüyordunuz şimdi herkes, her yerde ısrarla söylüyor. Söylenemeyecek her şey, gösterilemeyecek her şey, görülemeyecek her şey, yapılamayacak her şey, her şeyiyle her yerde şimdi elimizde ekranlarda… Ne kaldı daha? Tekrarlana tekrarlatıla, gösterile görüle, söylene dinlene her şeye alıştırıldık, biz de alıştık; her şey normalleştirildi, biz de normalleştik. Biz istemeseydik alışır mıydık? Zorlanırdık ama asla. Müstehcenlik yok, mahremiyet yok; her şey söylenebilir, her şey görülebilir, her şey gösterilebilir, her şey yapılabilir… Normallik anormal, anormallik normal oldu. Müstehcenlik normal, hayâ etmek anormal! Bu normal mi? Değil, asla.

Günümüzde kişilik bozukluğu yüzde altmış, yetmiş düzeyinde olduğun söyleniyor. Sık görülen şeylere normal deniyorsa, bu bozukluk sayesine çılgınlık, akıl dışılık, çapkınlık, sapkınlık, müstehcenlik, haram helal bilmeme normalleştirilmiş durumda. Her türlü rezillik ekranlarla önümüze konuldu, gözümüze sokuldu, elimizle cebimize sokuldu. Öyle bir hal var ki dünyada kişiliksiz, cinsiyetsiz, cibilliyetsiz, omurgasız; özetle her türlü kötülük ve çirkinlik diz boyu her yerde. Her şeye rağmen direnen kişilikli, omurgalı, duruşu sağlam iyi ve güzel insanlar, topluluklar, milletler; mahalleler, ilçeler, şehirler, devletler hala var ve direniyorlar. Kötülük ve çirkinlik şu an öndeymiş gibi görülse de iyi ve güzeller henüz sokağa inmediğindendir. Çakalların hükmü kurtlar şehre inene kadardır, aslanlar hükümdar olana kadardır. Bırakın önde olduklarını sansınlar. Eğer hak yolundaysa Hak gelir ve mutlaka batıl zail olur.

İnsan yüz elli bin yıllık bir varlıktır. Temel yapısı, duyguları, düşünceleri ve davranışları değişmedi, değiştirilemedi ancak insan manipüle edildi. İnsanda büyük bir duygusal beyin var, bir de mantıklı beyin var. Bütün insanlar ve hayvanlar boğarak öldürmek için gırtlağa gidiyor. İnsan beyninin iç kısmı hayvandır, dıştaki kabuk kısmı ise insandır. Bir diğer ifadeyle insan, insanla kaplanmış bir hayvandır. İnsan diğer varlıklar gibi ye, iç, üre, öldür derken kabuk din, tarih, kültür, örf, adet ve töre diyerek insandaki, hayvani duyguları durduruyor, kontrol ediyor ve insan kalıbına sokuyor. Bu manada insan ve toplumun ana kabuğu din, tarih, kültür, örf, adet ve töredir.

Bir hayvanın cinsiyetini hormonlar belirler. İnsanda hormonlar etkili fakat hayvan gibi değil; insanın cinsiyetini belirleyen din, tarih, kültür, örf, adet ve töredir. İnsan cinsiyeti öğrenmiştir, insan cinsiyet konusunda toplumun dış kabuğu tarafından manipüle edilmiştir. Hayvani güdüler ve hormonlar bir yere kadardır. Bu manada insanları insan yapan büyüdüğü çevredir ve eğitimdir; din, tarih, kültür, örf, adet ve töredir. Erkeklik ve kadınlık, karılık ve kocalık öğrenilir; çocukluk, gençlik, ihtiyarlık öğrenilir. Erkeklik ve kadınlık eğitimle olur. İsmi verilir, davranış modelleri verilir, kılık kıyafeti, takı aksesuarı verilir… İnsana ne verirsen ne okutursan ne yedirir ve içirirsen odur. Cinsiyeti eril olanı kız gibi yetiştirirsen kız gibi, cinsiyeti dişi olanı erkek gibi yetiştirirsen erkek gibi olur. Âdem gibi Havva gibi yetiştirsen adam gibi koca ve baba olur; kadın gibi kadın ve ana olur.

Hayvanlar çok basit varlıklardır; beyin ve hormonlar var, dış beyinleri yoktur. İnsan hayvanlar gibi değildir; insanda iç beyine ilaveten dış beyin var yani kabuk var, mantık var. İç beyin hayvanidir; yeme, içme ve duygular; dış beyin eğitimdir, mantık ve disiplindir. İnsanı insan yapan eğitim ve çevredir; genin etkisi ise yüzde on, yirmidir. Bundan dolayıdır ki ilk peygamber Hz. Âdem (as) ile başlayıp son peygamber Hz. Muhammed (sas)’e kadar devam eden Risâlet ve vahiy süreci, doğru bir eğitim ve sağlıklı bir çevre oluşturma ve bir insan-ı kâmil yetiştirme meselesidir. İyi bir eğitim ve sağlıklı bir çevre insanı insan yapar, Âdem yapar; Habil gibi vezir de yapar, Kabil gibi rezil de yapar.

Aynı yumurta ikizinin birin şizofreni hastası, diğerinin şizofreni hastası olmamasının nedeni ne? Ana rahminde birinin sağa, diğerinin sola yapışması ikizlerde dahi genlerinin okunmasını değiştiriyor. İnsanlarda genlerin okunmasını sağlayan eğitim ve çevredir; çevreyi de belirleyen kaderindir. İkizlerden birine iyi gelen diğerine kötü gelebilir. Yumruk bir kapıyı açabilirken diğer kapıyı kapatabilir, bilemezsin. Olanda bir hayır vardır, olmayanda bin hayır vardır deyip geçeceksin; bilemezsin. Her hayırda bir şer, her şerde bir hayır vardır; bilmezsin. Verene de alana da hamd ve şükredeceksin.

 

DEVAM EDECEK…

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.