İllüzyon: Psikoloji ve Kurgu Arasında Çarpıcı Öyküler—Zihin oyunları, gerçeklik ve kurgu arasındaki ince çizgide sürükleyici bir yolculuk.
Ümran Avcı’nın öyküleri, Uzman Psikolog Ceyda Ceylan Kortak’ın gerçek yaşam deneyimlerini ve gözlemlerini kurguyla harmanlayarak okuyucuya sunuyor. Kitap, yazarın her öykünün sonunda yaptığı psikolojik analizlerle dikkat çekiyor ve 16 ayrı öyküde ebeveyn reddinden şizofreniye, öğrenilmiş çaresizlikten kurban rolüne kadar çeşitli psikolojik olgu ve hastalıkları mercek altına alıyor.
“İllüzyon” ismi, görünürde olanın aslında hiç de gerçek olmadığını vurguluyor. Öykülerin çoğunda, bir karakterin başlangıçta mazlum olarak sunulup sonunda ya da tamamen yanlış anlaşılmalarla gerçek yüzünü ortaya çıkarması bu ilizyon temasını güçlendiriyor. Yazar, kurgu ile psikoloji arasındaki sınırı zorlayarak okuyucuya hem duygusal hem de analitik bir deneyim sunuyor.
Yazarın amacı, okuyucuya psikolojik terimleri ve bozuklukları anlatmanın ötesinde, bu durumların günlük yaşama nasıl yansıdığını göstererek empatiyi güçlendirmek. Öyküler yazılırken günlük yaşamdan alınan örnekler, kurgu ile gerçek arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor ve her bir öyküye bir psikolojik analiz eşlik ediyor. Böylece metinler, sadece birer kurgu değil, aynı zamanda hayatın içindeki olgulara ayna tutan birer inceleme olarak da okunuyor.
Gerçek yaşamdan aldıkları ilhamla yazdığı öyküleri, okuyucuyu sentezleyici bir perspektifle inceliyor. Özellikle, her öykünün başında mazlum görünen karakterin sonunda aslında farklı bir rol oynadığı ya da durumun tam tersi olduğuna dair sürprizler, illüzyon temasını güçlendiriyor.
İlk öykülerden biri, Capgras sendromunun yüz tanıma bozukluğunu merkeze alan bir anlatımla başlarken, okuru beynin yüz tanıma sisteminin ve amigdala arasındaki bağlantının kopmasıyla ilgili temel bir konuyla tanıştırıyor. Bu durum, karşısındaki kişinin gerçek yüzünü tanımasına rağmen duygusal bağ kuramama şeklinde kendini gösteriyor ve öykülere derinlik katıyor.
Brad Pitt’in hastalığına dair gönderme ve öykülerdeki tanınmış yüzlerle kurulan bağlar, metnin psikolojik boyutunu zenginleştiriyor. Anlatılan çeşitli yüz tanıma bozuklukları, yalnızca kurgu unsurları olarak değil, gerçek yaşamdan alınan izlerle de örülüyor. Ziyadesiyle, ünlü bir aktörün bu rahatsızlığına dair anekdotlar da, okuyucuya konunun evrenselliğini hatırlatıyor.