İlişkilerde sağlıklı iletişimin sırları ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında ipuçlarıyla daha güçlü ve mutlu bağlar kurun. Detaylar için okuyun.
Birçok kişi, rahatsızlığını dile getirirken aslında karşısındakini yargılamış olur. “Bu davranışın beni etkiledi” demek yerine, “Sen zaten hep böylesin” gibi genelleyici ve yargılayıcı ifadeler kullanmak, iletişimi çözüm değil, saldırı haline getirir. Uzman Klinik Psikolog Aycan Koç, “Eleştiri, duygu temelli bir farkındalık içermediğinde, karşı tarafın savunmaya geçmesine neden olur. Partnerini sürekli yetersiz görmek veya olumsuz genellemeler yapmak, zaman içinde ilişkinin güven zeminini sarsar. İletişimde esas amaç suçlamak değil, samimiyetle paylaşmaktır” diyor.
Susmak her zaman sakinlik anlamına gelmez; bazen bu, uzaklaşma ve iletişimi koparma anlamına gelir. “Konuşacak bir şeyim yok”, “Zaten anlamıyorsun” veya “Ne fark edecek ki?” gibi cümlelerin ardında genellikle sorunlardan kaçma veya duygusal uzaklaşma yatıyor. Her mesele zamanla birikerek, sessizce ilişkiyi tüketir. İlişkiler, duyguların sağlıklı bir şekilde dolaşabildiği ve ifade edilebildiği sürece canlı kalır.
Partnerini başkalarının önünde alay etmek, küçük düşürmek veya ima yoluyla eleştirmek, güven duygusunu zedeler ve ilişkinin temelini sarsar. Üstelik, bu davranış sonrası sıkça duyulan “Çok alıngansın, şaka yaptım” savunması, kırgınlığı gizlemeye çalışırken daha da derin yaralar açar. Saygı, sevgi kadar korunması gereken ve ilişkide onarıcı bir güçtür. Güven ve saygı ortamı yoksa, ilişkinin sağlıklı devam etmesi zordur.
“Beni böyle kabul et” veya “Ben böyleyim” ifadeleri, çoğu zaman değişime direnç gösterme ve kendini kabul ettirme çabasıdır. Oysa, ilişki, iki tarafın da gelişmesine ve değişmesine bağlıdır. Sabit kalan kimlikler, zamanla ilişkinin esneklik alanını daraltır ve ilk sarsıntıda kırılmaya yol açar. Esneklik ve uyum, sağlıklı ilişkinin temel taşlarıdır; değişim ise büyümenin ve gelişmenin göstergesidir.
“Ben söylemeden anlamalısın”, “Seviyorsam hisseder” gibi düşünceler, iletişimi romantize ederken, duygusal bağların sağlıklı gelişmesini engeller. Duyguların açık ve net ifade edilmesi, karşılıklı anlayış ve empatiyi güçlendirir. İfade edilmeyen her duygu, sonunda kırgınlık ve uzaklaşmaya neden olur. İlişkiler, sezgilerden çok, dürüst ve samimi açıklıkla güçlenir.
Uzman Klinik Psikolog Aycan Koç, “Sosyal medya, tanışmaları kolaylaştırdığı kadar, bağ kurma ve iletişim kalitesini de azalttı. Artık sorun yaşandığında çözüm aramak yerine, “Başka biri bulunur” veya “Yerine koyulabilir” algısı öne çıkıyor. Bu durum, ilişkilerin derinleşmeden tükenmesine neden olur. Dijital çağda herkes ulaşılabilir olsa da, gerçek bağlar güven ve samimiyetle kurulur. Görüntü ve beğeni peşinde koşmak yerine, içsel güven ve karşılıklı saygı ilişkilerin temelidir. Birlikte geçirilen zamanın kalitesi, paylaşılan duygular ve samimiyet, ilişkilerin sağlamlığını belirler” diyor.