İİT 21. Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi: Gazze bağlamında diplomasinin yeni duruşu ve kritik bir dönüm noktası
Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 21. Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısını basına şöyle değerlendirdi: Türkiye’nin önemli bir toplantıya başkanlık ettiğini vurgulayarak, Gazze/Filistin meselesinin çözümünde İslam ülkelerinin kararlılığını ve fikir birliğini güçlendirmek adına bu toplantının kritik bir adım olduğunu belirtti. Katılımcıların kapalı oturumda yaptıkları beyanların, ikili görüşmelerde ele alınan konularla desteklendiğini ve Gazze meselesinin uluslararası diplomaside ileriye taşınması yönünde önemli bir aşama kaydedildiğini ifade etti.
Fidan, toplantının BM Genel Kurulu’nun eylül ayındaki çalışmaları öncesinde planlandığını hatırlatarak, İslam ülkelerinin tek ses olarak Filistin konusunda birliktelik sergilemesinin, Genel Kurul haftasına doğru yeni önerileri uluslararası topluma sunması adına önemli olduğunu söyledi. Bu süreçte atılan adımların, uluslararası toplumun hangi sınırlara kadar ileri gidebileceğini gösteren ince bir diplomaside yürütülen çabalar olarak değerlendirildiğini belirtti.
Toplantının içeriği ve sonuçlarında, kapalı oturumda alınan kararların her ülke tarafından ciddi emekle kabul gördüğünü vurgulayan Fidan, Türkiye’nin ortaya koyduğu perspektifin müttefiklerle birlikte güç kazandığını kaydetti. “ARTIK SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ” ifadesiyle özetlediği noktada, Gazze ve Filistin meselesinin insanlık açısından bir sınav içindeki konumuna dikkat çekti ve diplomasinin araçlarının sınırlı kaldığı bir döneme işaret etti.
Fidan, Netanyahu’nun mevcut politikalarına eleştirisini sürdürerek, mevcut stratejinin zaman kazanma amaçlı olduğuna ve İsrail’in baskıyı sürdürmek için adımlar attığına dikkat çekti. İslam dünyasının İsrail’e olan ilişkilerinin büyük ölçüde siyasi ve ekonomik olarak sınırlı olduğunu vurguladı ve özellikle İsrail’i frenlemek için mevcut ilişkilerin kullanılması gerekliliğini dile getirdi. Bu noktada ülkelerin, İsrail’e dolaylı olarak baskı kurabilecek stratejiler üzerinde yoğunlaştıkları ve çeşitli fikirlerin tartışıldığı kaydedildi.
İki devletli çözüm ve devletleşme süreci konusunda Türkiye’nin diplomasik çabalarının Gazze’deki insani durumla birlikte Filistin’in devletleşme sürecini hem yönlendirdiğini hem de uluslararası toplumu bu konuya odaklandırdığını ifade etti. 7 Ekim’deki savaşın başladığı döneme atıfla, Filistin’in egemen bir devlet statüsüne kavuşmasının ilk adımı olarak tanımanın önemine değinerek, Gazze’ye yönelik saldırıların bir an önce durdurulması ve kalıcı çözüm için İki Devletli Yaklaşımın hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Uluslararası toplumun öncü rolünde İİT’nin öncülüğüyle mesafenin kaydedilmesi, Batı’nın bazı ülkelerinin Filistin konusundaki tutumlarında değişime yol açtı. Fidan, Batı’da kamuoyu baskılarının da etkisiyle bir dizi ülkenin Filistin’i tanıma yönünde adım attığını belirtti. Bu durum, uluslararası toplumun katliam/soykırım gibi kritik konularda ortak bir tutum geliştirmesi gereken bir döneme işaret ediyor. Ancak bazı ülkeler için geç kalınmış bir süreçten söz edildi ve bazı ülkelerin bu kararlara uyum sağlayamadığı ifade edildi.
İkili görüşmelerin önemi ise toplantı marjında Mısır, Irak, Suriye, İran ve Afrika’dan gelen temaslarda ortaya çıktı. Gambiya ve Cibuti ile olan geçmiş işbirliklerine değinildi; ayrıca İran’la nükleer müzakerelerin güncel durumu ve ABD ile kısa süreli temaslardan elde edilen çıkarımlar üzerinde duruldu. Yakın zamanda ABD Dışişleri Bakanı ile görüşülen konular ve terörle mücadeledeki kimi teknik konular da gündeme getirildi.
Suriye ile ilişkiler ve bölgesel perspektifte Fidan, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğini vurguladı; bunun yanında uzun vadeli bir istikrar için yeni bir dönemin başladığını ancak kolay olmayacağını belirtti. Suriye’de güvenliğin, altyapı yatırımlarının ve kamu kapasitesinin artırılması için ciddi çaba göstermek gerektiğini söyledi. Bölge ülkeleriyle birlikte İsrail saldırıları karşısında toprak bütünlüğünü korumaya yönelik işbirliği gerektiğini ve dış aktörlerin hedeflerine karşı dikkatli olunması gerektiğini ifade etti.