DOLAR
42,3327
EURO
49,0625
ALTIN
5.539,85
BIST
10.728,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
21°C
İstanbul
21°C
Çok Bulutlu
Çarşamba Çok Bulutlu
20°C
Perşembe Az Bulutlu
21°C
Cuma Az Bulutlu
22°C
Cumartesi Çok Bulutlu
22°C

İddianamenin Doğası ve Usul Tartışmaları: Yargı ve Savcılık Rolü Üzerine İçtihatlar

İddianamenin doğası, usul tartışmaları ve yargı-savcılık rolünü içtihatlarla inceleyen kapsamlı analiz.

İddianamenin Doğası ve Usul Tartışmaları: Yargı ve Savcılık Rolü Üzerine İçtihatlar
13.11.2025 09:08
A+
A-

İstanbul Üniversitesi’nde hukuk profesörlerinden Volkan Aslan, iddianamede yer alan suçlamaların anayasa ve siyasi partiler kanunu açısından bir kapatma davası için yeterli kriterleri sağlayıp sağlamadığı konusunda şüphelerini dile getiriyor. Ona göre, belirtilen fiiller anayasanın 68 ve 69. maddelerinde yer alan kapatma kriterlerini karşılamıyor; bu yüzden bu tür bir dava açılmasının pek muhtemel olmadığını iletiyor. Ayrıca, kapatma sürecinde davanın savcılıklar yerine ilgili mahkeme ya da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmesi gerektiğini vurguluyor; savcılık tarafından böyle bir bildirim yapmanın olağan olmadığını ifade ediyor.

Kriter karşıtlığı bağlamında değerlendirme yapan Dr. Öğr. Üyesi, iddianamedeki ithamların kapatma kararını tetiklemek için yeterli olmadığını belirtiyor. Bu nedenle, mevcut durumun usul açısından sıkıntılar doğurabileceğine dikkat çekiliyor.

‘Yargıtay’a yazı yazmak mahkemenin işi’ şeklindeki görüşler, YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun sosyal medya üzerinden yaptığı analizlerle destekleniyor. Eminağaoğlu, yerel savcılığın yasa gereği bilgi aktarımında bulunmasının mahkemelerin görevi olduğunu ifade ediyor. Savcılığın evrakı kendi yetkisinin dışına çıkarak Yargıtay’a iletmesinin doğru olmadığına vurgu yapıyor ve davul zurnayla duyurulan bir bildirim sürecinin uygun olmadığını kaydediyor. Ayrıca, bu tür hareketlerin yasa hükümlerine aykırı olabileceğini belirtiyor.

Metindeki tartışmalar, iddianamenin nasıl bir yargı sürecine yön verebileceği ve savcılık ile mahkeme arasındaki rol paylaşımının sınırları konusunda netleşen bir çerçeve olmadığını gösteriyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.