İddianamedeki mali yapı ve taşınmaz transferlerindeki şüpheli ilişkileri analiz eden kapsamlı içerik.

İddianamede, şüpheli Ali Nuhoğlu’nun İmamoğlu suç örgütü içinde hiyerarşik yapı doğrultusunda hareket eden aktif bir üye olduğuna işaret ediliyor. Talimatlar doğrultusunda kamu ihalelerinden elde edilen gelirlerin akışının yönlendirilmesi ve suçtan elde edilen malvarlığının meşrulaştırılması hedefleri üzerinde rol aldığı belirtiliyor.
Nuhoğlu’nun sahibi olduğu Nuhoğlu İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ’nin 2018 yılında konkordato ilan ettiği ve bu dönemde finansal zorluk içinde olduğu ifade ediliyor. Ancak örgütün etkinleşmesiyle birlikte usulsüz ihale gelirlerini daha belirgin bir şekilde yönetmeye başladığına dair tespitler paylaşılıyor.
İstcon AŞ, Trend AŞ, Neoray İnşaat AŞ ve Akbulut Endüstri İnşaat AŞ adlı şirketlerin görünürde farklı kişiler adına kayıtlı olsa da fiilen Nuhoğlu’nun kontrolü altında bulunduğu ve personel, adres ile mali hareketler açısından süreklilik arz ettiği vurgulanıyor. Bu firmaların ortak amacı olarak, kamu ihaleleri üzerinden elde edilen gelirin Nuhoğlu’nun yönetiminde örgüt adına paylaşılması gösteriliyor.
Nuhoğlu’nun 2021 yılında kurduğu Güllüce Tarımcılık Sanayi ve Ticaret AŞ üzerinden yüksek bedelli taşınmaz işlemleri gerçekleştirdiği tespit ediliyor. Özellikle Sarıyer’deki 196 parselde bulunan iki villanın toplam 31 milyon liraya alındığı ifade edilirken, ödemelerin İstcon AŞ üzerinden Trend AŞ’ye, ardından Ali Nuhoğlu’na aktarıldığı MASAK raporlarında ortaya konuluyor.
SUÇTAN ELDE EDİLEN GELİRİN TAŞINMAZ EDİNMİYLE SİSTEME SOKULMASI konusunda, ödemeler ile Kiptaş AŞ’nin İstcon AŞ’ye 199 milyon 500 bin liralık avans ödemesiyle örtüştüğü ve bu avansın Eyüpsultan Kentsel Dönüşüm projesi kapsamında gerçekleştirildiği belirtiliyor. Bu süreçte, avansın zincirleme para transferleriyle Nuhoğlu’nun kontrolündeki Güllüce Tarımcılık AŞ’ye aktarıldığı ve bunun sonucunda iki villanın edinildiği; böylece suçtan elde edilen gelirin taşınmaz edinimiyle sisteme dahil edildiği ifade ediliyor.
İddianamede, Nuhoğlu’nun usulsüz ihalelerden elde ettiği gelirleri çeşitli finansal mekanizmalarla sisteme dahil etme yolunu benimsediği ve paranın takip edilmeye çalışıldığı vurgulanıyor. Örgüt üyeleri olarak görülen Ekrem İmamoğlu, Hasan İmamoğlu ve Tuncay Yılmaz’ın ise nihai menfaat sahipleri olarak konumlandıkları belirtiliyor.
Devir işlemlerinin görünürde ticari düzenlemeler olarak kurgulandığı halde gerçekte kamu ihalelerinden elde edilen suç gelirlerinin yasal bir çerçeveye sokulması amacı güttüğü iddianamede yer alıyor. Villa devri için 48 milyon lira gösterilen ödeme ile gerçekte 15 milyon liranın ödeme olarak gerçekleştirildiği, kalan 33 milyon liranın ise muvazaalı bir sözleşmeyle karşılandığı ifade ediliyor.
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu’nca hazırlanan Vergi Denetim Kurulu raporunda her bir villanın suç tarihindeki değeri 240 milyon lira olarak hesaplandığına dikkat çekiliyor. Böylelikle iki villanın toplam değeri 480 milyon liraya ulaşırken, bu değerlerin muvazaalı biçimde devredilmesiyle kamu ihale bedellerinin örgütün mali yapılanması içinde aklanmaya çalışıldığı belirtiliyor.
Sonuç olarak, kamu ihalelerinden elde edilen gelirlerin Nuhoğlu’nun yönetimi altındaki şirketler aracılığıyla aklandığı ve taşınmaz edinimi ile devri yoluyla sisteme dahil edildiği belirtiliyor. İddianamede, Nuhoğlu’nun fiilen örgütle ilişkili olduğu ve İmamoğlu ile bazı diğer şüphelilerin bu süreçten fayda sağladığına dair bulgular paylaşılmaktadır.