DOLAR
42,1127
EURO
48,3771
ALTIN
5.377,81
BIST
10.927,15
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Perşembe Çok Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
20°C
Cumartesi Az Bulutlu
20°C
Pazar Az Bulutlu
20°C

HAYAT ŞU AN VE BİR GÜN!        – 1 / 2

05.11.2025 12:58 | Son Güncellenme: 09.10.2025 13:30
A+
A-

 

HAYATIN SIRRI NE?

 

 

 

Ve öyle der Şems-i Tebrizi:

Hayat bu,

bir bakarsın her şey bir anda son bulur.

Hayat bu,

son dediğin an her şey yeniden can bulur.

 

 

 

 

Şu dünyada, Gazze’de ‘Neden iyiler hep kaybediyor’ diye soran çocuğuna anne, ‘bahçedeki şu çiçeklerden hangisini koparırdın’ diye bir soruyla cevap veriyor. Çocuk ‘en iyisini!’ diyor masumca. ‘Helallik mi?’ diye düşünenlere ‘asla’; ‘diriniz bizi, ölünüz cenneti görmesin!’ diye haykırıyor bak şu Gazzeli masum şehit çocuklar. İnsanlığa karşı işlenen soykırım cürmünden kurtulmak isteyenin bakış açısı ile tutunmak isteyenin bakış açısı farklıdır; asla kesişemez şu kısa hayatta.

 

Kolay mı gönlü kırık keyfe keder yaşamak?

Kolay mı kırılmadan umursuzca yaşamak?

 

Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil,

Hiçbir şey içeriden göründüğü gibi değil…

 

Yaşamak için bir nedenini olmalı insanın ve çünkü ile başlayan kararı! Yaşamak için bir nedeni olan herkes, her türlü nasıla da niçine de katlanır. Umutsuzluk çöktürürken yaşamak ve hayatta kalmak için bir neden insana dayanma gücü verir.

Zor günlerde ‘bu tecrübe bana ileride artı bir değer katacak’, zor ilişkilerde ‘bu durumdan çıkartabileceğim çok ders var’, zor hastalıklarda ‘sevdiklerimle beraber olmak için iyi olmalıyım’ diyebilmektir asıl mesele. Umut varsa her şey mümkün; sebep de bulunur, anlam da değer de inşa edilir. Umut varsa hayatında en fazla değer verdiğin şeyi bulabilirsin, kendin ve başkaları için nasıl faydalı olacağını öğrenebilirsin, bugün yaşadıklarından yarın daha güzel hikayeler yazabilirsin… Mümkün! Zorluklar kaçınılmazdır, herkesin hayatın her alanında bir şekilde karşılaşması mümkün. Bugün seni hayatta ve ayakta tutan önemli bir nedenin, değerli bir tercihin, kesin bir kararın varsa bütün zor engeller birer birer aşılır; nice kapılar açılır, nice köprüler kurulur…     

Ve aslında hayat, sen farklı planlar yaparken başına gelenlermiş! Her şey yoluna girmeden önce ters gidermiş, sonra zamanla ve sabırla düzene girermiş! Zor dönemler geniş ferahlığın habercisidir. Hayaller hep aynı kalsa da amaçlar değişir, hayaller değişir, hedefler değişir… Yeni kapılar çalınır ve açılır; yeni köprüler kurulur ve geçilir…

Şu bir günlük hayatta sorunlara basit bir mantıkla bakmak gerekir: Mesela bir problem var mı? Var! Çözümü var mı? Var! O zaman bir problem yok. Ne yap et ve o sorunu çöz. Bir problem var mı? Var! Çözümü var mı? Yok! O zaman yine bir problem yok. Çünkü çözümü yok. Eğer bir şeye çözüm varsa, çare varsa, hastalığa şifa varsa mutsuz olmaya ne hacet var; çözüm yoksa mutsuz olmak ne işe yarar. Meseleleri mesele haline getirmezseniz mesele kalmaz.

Küçük beyinler, maruz kaldığı olumlu olumsuz her şeyi doğruluğunu yanlışlığını ayırt edemeden normalleştiriyor. Büyük beyinler olaylara en tepeden, üçüncü gözle bakabiliyor. Ve herkesin bir normali ve bir hedefi var; herkesin normali ve hedefi farklıdır! İnsanı görünür yapan da herkesten farklı olmasıdır; farklı his, farklı fikir, farklı iş… Herkes dünyaya farklı bir pencereden bakar. Herkesin farklı penceresi kendi hikayesinden doğar. Herkesin farklı bir hikayesi var… Herkesin yapı taşlarının dizilimi farklı, kaderi farklı, kederi farklı, hüznü sevinci farklı… Hepimiz aynı trendeyiz ama farklı vagonlardayız; kimimiz birbirimize çok yakın, kimimiz yan yana, kimimiz çok uzak vagonlardayız… Herkesin kim olduğunu yahut olmadığını, nerede olduğunu yahut olmadığını, nasıl olduğunu yahut olmadığını bilirsen işler kolay, daha kolay; yoksa zor, çok daha zor şu hayatta…

Ve bir şey olacaksa mutlaka olur! Sen; elinden geleni fazlasıyla yaptıktan sonra bir şey olacaksa Ağrı Dağı un ufak kum olur, çakıl olur; olmayacaksa da un ufak kum ve çakıl taneleri birleşir Ağrı Dağı olur, karşına dikilir, engel olur. Vardır bir hayır de, vardır bir hikmeti de de başka bir işe koyul, başka hayırlı yollardan biri elbet bulunur…

Ve böylece olman gereken yere doğru adım adım ilerlersin. Nasıl ki rüzgâr, fırtına gökyüzünü temizliyorsa yaşadığın zorluklar sabırla, yavaş yavaş yolunu berraklaştırır, bahtın açılır; kapılar açılır, köprüler kurulur… Bugün yaşadığın karanlık gecenin sabahı yakın, güneş doğacak, şafak sökecek, gün aydınlanacak… Sonra an geçecek, zaman geçecek… Gölgen boyundan daha uzun bir hale gelecek… Güneş başka tarafları aydınlatırken yine gece başlayacak… Ömür işte böyle bir ecel ile sonu gelecek… Ne zorluklar sonsuza kadar sürüyor ne kolaylıklar. Şu an en güzel şekilde yaşamaktan sorumlusun. Dün geçti, yarın belli değil; hayat şu an, bir gün, bugün işte!

Ve şu bir günlük hayatta insanlar istediklerine inanıyorlar, istediklerini düşünüyorlar, istediklerini yapıyorlar, istediklerini hissediyorlar… Yahut böyle özgür olduklarını sanıyorlar. Bırakın onlar istediklerini yapsınlar. Sen istesen de istemesen de onlar öyle, yine bildiklerini yapacaklar. Sen kendi hayatına odaklan. Sen onlardan sorumlu değilsin. Onları değiştirmeye çalıştıkça kendi huzurundan, kendi özgürlüğünden ödün veririsin.

Herkes gidecek fakat önemli olan zamanı geldiğinde kişinin neyi tercih ettiğidir. Önce ne tercih ettiğine kendin de şaşıracaksın ama sonra yavaş yavaş alışacaksın hem de her şeye… Sakın insanlardan daha zeki olduğunu aklından bile geçirme, onlar daha akıllılar… Onlara öğrettiğinden çok daha fazlasını onlardan öğreneceksin… Sadece yaptıklarını iyiye, güzele ve doğruya yorman gerekecek şu hayatta…

Gönlün neye hazırsa, hayat onu getirir. Göz nereye bakarsa gönül oraya akar, gönül neye akarsa göz oraya bakar; göz nereye bakarsa ayak oraya koşar. Gönlün akışı, düşünceleri yönlendirir, ayakları harekete geçirir. Gerçekten olmak istediğiniz şeye yoğunlaşın. Odaklandığınız şey daha fazla artar, hayatınızda daha kalıcı hale gelir. Çünkü kalbin meylettiği şey kaderini çizer. Gönlün yöneldiği hedefi gerçekleştirmek için insan ancak harekete geçer, gönül meyletmiyorsa sadece bakar geçer.

Hiçbir şey ilk meydana geldiği gibi değil, bir bardak suyun ömrü ne kadardır şu hayatta. Bir vakit sonra buhar oluyor! Bazı şeyler okuya okuya, bazı şeyler dinleye dinleye, bazı şeyler göre göre, bazı şeyler dokuna dokuna, bazı şeyler yaşaya yaşaya öğrenilirmiş… Yaparsın, tekrar edersin, alışırsın ve nihayetinde nasırlaşırsın artık! Bu noktada iş karakterin mi yahut karakterin işin mi olur? Şahsiyetin nerede? Tam bir körelmişlik halidir şu dünya! Dönüşü olmayan yolun ortasındasın artık! Dönüşü olmayan bir yola girdiğinde dönüşü olmayan kararlar alırsın artık.

İçi dışı bir olmak; içine dışını sığdırıp, dışına içini yapıştırmak… Birinin gizli saklı yaptığını öbürü açık net yapıyor: Kim daha normal, kim daha dürüst? Kim içi dışı bir tek yüzlü, kim iki yüzlü kim üç, beş yüzlü belli değil. İçinde, içerde her karanlığı yaşayanların dışında, dışarıda normal insanlar gibi saygı görmesi, gösterilmesi iki yüzlülük oluyor. İçi kırık dökük insanların dışı duvar gibi sağlam ve soğuk duruyor!

Ne kadar modern olmaya çalışsan da gelenekselden kopamıyorsun, ne kadar dalların uzansa da dalların kök üstünde büyüdüğünü hatırlıyorsun; köksüz dalların çalı olduğunu biliyorsun.

Ve şu hayatta engelsiz yol olmaz! Yollar içinden birini kendine yol seçersin! Yollarda hep bir engel var. Yeter ki şu bir günlük dünyada direksiyon elinde olsun. Her engel bir kanat takılarak aşılır elbet. Yollarda ol, yolcu ol yeter… Yola güven, yolculuğa güven, yolcuya güven. Ama yollar bir yerde ikiye ayrılır, belki üçe…  Yunus Emre; “Hayat bir üç yoldur. Biri nefse çıkar, kalbi taş eder. Biri mala çıkar, kalbe yük olur. Biri de gönle çıkar, insanı insan eyler” der. Her şey risk, her şey fırsat, her şey mümkün! Ve öyle der Şems-i Tebrizi: “Hayat bu, bir bakarsın her şey bir anda son bulur. Hayat bu, son dediğin an her şey yeniden can bulur.

 

 

DEVAM EDİYOR…

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.